Biz şimdi alçak sesle konuşuyoruz ya
Sessizce birleşip sessizce ayrılıyoruz ya
Anamız çay demliyor ya güzel günlere
Sevgilimizse çiçekler koyuyor ya bardağa
Sabahları işimize gidiyoruz ya sessiz sedasız
Bu, böyle gidecek demek değil bu işler
Biz şimdi yanyana geliyor ve çoğalıyoruz
Ama bir ağızdan tutturduğumuz gün hürlüğün havasını
İşte o gün sizi tanrılar bile kurtaramaz

Cemal Süreya

Ajanda

Ankara’da konser sezonunu yarılarken Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nın Beethoven’ın 250. doğum yılı çerçevesinde gerçekleştirdiği konser serisi ve Bilkent Senfoni Orkestrası’nın V. Bilkent Müzik Günleri ve haftalık konserleri devam ediyor.

Ajanda

Ankara’da konser sezonunun ortasına gelmişken CSO’nun Beethoven-250 seri konserleri tüm hızıyla devam ediyor. Beethoven’ın 250. doğum yılı çerçevesinde gerçekleştirilen konser serisinin ilki 10 Ocak 2020 tarihinde yapıldı. Antonio Pirolli’nin yönettiği konserde ilk eser olarak Cemal Reşit Rey’in birbirine bağlanan “Balıkçılar Ağları Çekiyor”, “Âmâ Dilenci Kadın”, “Eyüp Güvercinleri”, “Boş Bir Cami İçi” ve “Bayram” adlı beş kısa bölümden oluşan 1931 tarihli “Enstantaneler” başlıklı eserini dinledik. İstanbul’un sesleri orkestra aracılığıyla Ankaralı dinleyicilere ulaştı. Konserde ikinci olarak Robert Schumann’ın viyolonsel konçertosu Peter Hörr’ün yumuşak ve dingin yorumuyla kulaklarımıza ulaştı. Konserde son olarak Ludwig van Beethoven’ın 1799 yılının sonunda tamamlamış olduğu 1 nolu senfonisi CSO tarafından başarıyla seslendirildi.

Bir süredir cuma günleri Ankara dışında olduğum için konserleri TRT Radyo 3’teki konser yayınından dinliyorum. 17 Ocak akşamı CSO’yu Fransa doğumlu genç kadın şef Chloe van Soeterstede yönetti. Konserde Beethoven’ın Prometheus üvertürünün seslendirilmesinin ardından üç genç piyanistimiz Evrim Turan, İlter Vurucu ve Tayfun İlhan tarafından Wolfgang Amadeus Mozart’ın Üç Piyano İçin Konçertosu seslendirildi. Konser ikinci bölümde Beethoven’ın 2. Senfonisinin seslendirilmesiyle son buldu.

CSO’nun 24 Ocak’ta gerçekleştirdiği konserin programı solistin rahatsızlığı nedeniyle değiştirilmişti. Viyola sanatçısı Tatjana Masurenko’nun Ankara’ya gelememesi üzerine onun çalacağı Sir William Walton’un Viyola Konçertosu iptal edildi ve iki bölüm olarak planlanan program tek bölüme indirilerek Beethoven’in Egmont Uvertürü ile 3. Senfonisi “Eroica” seslendirildi. Programda şef Howard Griffiths’in adı yer almasına rağmen, Griffiths’in rahatsızlığı nedeniyle konseri orkestranın yardımcı şefi Cemi’i Can Deliorman yönetti.

31 Ocak tarihinde şef Alessandro Cedrone yönetimindeki konserde CSO Carl Maria von Weber’in 2 No.lu Klarnet Konçertosunda klarnet sanatçısı Orçun Civelek’e eşlik etti. Konserin ikinci bölümünde Beethoven’ın 4. Senfonisi seslendirildi. 7 Şubat tarihindeki konserde ise piyano solisti Özgür Aydın olarak duyurulmuştu, ancak Aydın’ın rahatsızlığı nedeniyle Schumann’ın piyano konçertosu değerli piyanistimiz Gülsin Onay tarafından seslendirdi. Konserin ikinci bölümünde ise Beethoven 250 konser serisi kapsamında 5. Senfoni, İbrahim Yazıcı şefliğinde yorumlandı. CSO’nun 14 Şubat tarihindeki Cemi’i Can Deliorman yönetimindeki konserinde Stravinski’nin Psalms Senfonisi ve ardından Onur Şenler solistliğinde Artur Honegger’in ViyolonselKonçertosunun seslendirileceği açıklanmıştı ancak programda değişikliğe gidilerek birinci bölümde Psalms Senfonisi yerine Kara Karayev’in Üç Minyatür’ü, Artur Honegger’in Viyolonsel Konçertosu yerine de Camille Saint-Seans’in Viyolonsel Konçertosu çalındı.

Bu “teknik aksaklıklar” CSO konserlerinde sıklıkla tekrarlanmaya başladı. Bu duruma ilişkin Sanattan Yansımalar’daki 11 Şubat 2020 tarihli yazısında Şefik Kahramankaptan son haftalarda devlet orkestralarında sık sık program değişikliğine gidildiğine değindi. Bunun nedeni olarak da eserleri seslendirmek için bestecisi tarafından öngörülmüş olan sayıda çalgıcının bulunmaması ve yıllık programa alınmış bazı eserler için

telif ödenmesi sorunu gösteriliyor. Devlet orkestralarında uzun süredir yaşanan kadro sorunu ve eserler için telif ödeme sorunu artık konser programlarının akışını doğrudan etkileyen bir boyuta ulaştı. Sezonun devamında bu sorunların ne şekilde yansıyacağını zaman gösterecek ancak bugüne kadar yaşananlar yönetim ve genel politika ile ilgili bu sorunların bir an önce çözüme kavuşturulması gerektiğini göstermekte.

CSO’da yaşanan bir diğer sorun da bilet satışlarıyla ilgili olarak yaşanıyor. Özellikle bu sezon konser programlarının biletlerinin blok satış yoluyla çeşitli kurumlara tahsisi, salonu seyirciye kapatmaya başladı. Konser salonunun yarıya yakınının, kimi zaman yarıdan fazlasının biletler satışa çıkmadan önce ayrılması zaten uzun zamandır yaşanan bir durum. Şimdi de dinleyici olarak blok satışlardan dolayı bilet bulamama sorunu yaşamaya başladık. Bir kurum bütün salonun biletlerini almak istiyorsa o kuruma
özel bir konser düzenlenebilir ya da salonun sadece belli bir bölümünün ayrılması yoluna gidilebilir. Bunun yerine salonun tamamının ya da büyük bölümünün ayrılması CSO dinleyicisini kapının dışında bırakan bir sonuç yaratıyor. Bu keyfi uygulamaların artmasının biletli seyircileri salondan soğutma yönünde etki yarattığını da Ajanda’ya not düşelim.

CSO’nun Beethoven seri konserleri 21 Şubat’ta 7. Senfoni, 28 Şubat’ta 8. Senfoni ve 5-6 Mart tarihlerinde Rengim Gökmen yönetiminde Kültür ve Turizm Bakanlığı Devlet Çoksesli Korosu’nun da katılımıyla 9. Senfoni’nin seslendirilmesiyle devam edecek.

Bilkent Senfoni Orkestrası’nın 17 Ocak tarihli konserinin başlığı içeriğindeki Vivaldi’nin “Dört Mevsim”ine atıfla “Mevsimler” olarak seçilmişti. Japon şef Masane Ota yönetimindeki konserde orkestra tarafından ilk olarak Mozart’ın İtalyan sinfonia formuna uygun olarak bestelediği, üç kısa bölümden oluşan 27 No.lu senfonisi seslendirildi. “Dört Mevsim”in Vivaldi’nin en çok bilinen ve en çok sevilen bestesi olduğunu söylesek yanlış bir tespit yapmış olmayız sanırım. Ne kadar dinlenirse dinlensin tadından hiçbir şey kaybetmeyen bu eseri, 17 Ocak akşamı Kiev doğumlu keman sanatçısı Yevgeniy Kostrytskyy seslendirdi. BSO dinleyicileri için Kostrytskyy tanıdık bir isim. Kendisi Ekim 2018’den buyana Bilkent Senfoni Orkestrası’nın konuk konzertmeister’i olarak kimi konserlerde
sahne almakta. Ankara’da kışın en soğuk akşamlarından birinde BSO’nun yaylı grubuyla birlikte çok parlak ve coşkulu bir “Dört Mevsim” seslendirdiler. Vivaldi Dört Mevsim’in müziğini her mevsimin özelliklerini ayrı ayrı anlatan şiirlerden yola çıkarak bestelemiş. Kış’ın son bölümünde “Kilit, zincir dinlemez lodosla poyraz, / Evin içinde de yarışır. / İşte bu kıştır ama yine de tadı başkadır.” denildiği gibi, konserin de tadı başkaydı o akşam.

BSO da Beethoven yılını sezon içinde verilecek birkaç özel konserle kutlayacak. Bu konserlerden ilki 1 Şubat akşamı “Beethoven 250 – I” başlığıyla seslendirildi. Konserin şefi Polonyalı Sebastian Perlowski idi. Konserde ilk olarak Beethoven’ın üç solo enstruman (keman, viyolonsel ve piyano) için bestelediği “üçlü konçerto” seslendirildi. Orkestranın önünde tek bir solistin değil bir üçlünün sahne aldığı eserler teknik uyum ve etkileşim açısından zorludur. O akşam BSO’ya kemanda Önder Baloğlu, piyanoda Çağdaş Özkan ve viyolonselde Nil Kocamangil eşlik ettiler. Üç müzisyenin birbirleriyle ve orkestra ile uyumu son derece tutarlı ve yerindeydi. Özellikle Çağdaş Özkan’ın lirik ve yumuşak tuşesi, Nil Kocamangil ve Önder Baloğlu’nun zarif yorumlarıyla tam bir uyum içerisindeydi. Hem eşlikçi hem de yorumcu olarak uyumlu ve başarılı üç müzisyeni sahnede izlemek zevkti. Konserde ikinci parça olarak Louis Andriessen’in Beethoven’ın dokuz senfonisinden can alıcı kısımları bir kolaj şeklinde ele alarak bir dondurma çanı etrafında birleştirdiği “Orkestra ve Dondurma Çanı için Beethoven’ın Dokuz Senfonisi” seslendirildi. Farklı müzik türlerinin yan yana gelmesiyle oluşturulmuş ve bolca hiciv içeren bu eğlenceli eser Sebastian Perlowski yönetiminde oldukça canlı biçimde çalındı. Konserin ikinci bölümünde ise Gershwin’in Paris ziyaretinden ilhamla bestelediği “Paris’te Bir Amerikalı” başlıklı eseri seslendirildi. Eserin içeriğindeki aksak ritmler ve yer yer blues
tadı veren bölümler, her eserin kendine özgü anlayışını ve özünü yakalayabilen Perlowski ve BSO tarafından başarıyla sahnelendi. 250. Doğum yılı anısına Beethoven’ın hayatını anlatan özel bir broşür BSO tarafından hazırlanarak konser kitapçığının arasına konulmuştu.

8 Şubat ise BSO’da vurmalılar gecesiydi. “Ritmik Danslar” bölümünde iki genç perküsyon solistinin başarılı yorumunu dinledik. Konser için Avner Dorman’ın “Baharatlar, Parfümler, Zehirler!” başlıklı ikili perküsyon konçertosu seçilmişti. Yapıtın adı bu hoş kokulu, baştan çıkarıcı ama aynı zamanda tehlikeli olabilen üç maddeden geliyor ve her biri için birer bölümden oluşuyordu. İsrailli besteci esinini büyük ölçüde, baharatın ana vatanı sayılan Doğu ve Hint geleneklerinden almıştı. Bölümlerde doğuya özgü aksak ritimler ve müzikal yapılar ön plandaydı. Repertuarda çok sık rastlamayacağımız bu eser Pablo Rus Broseta şefliğinde, solistler Christoph Sietzen ve Elman Mecid’in harika uyumlarıyla çok renkli bir biçimde seslendirildi. Eserin sonunda bol alkış alan iki müzisyen bis olarak “Baharatlar” bölümünün son kısmını sadece perküsyon eşliğinde seslendirdi. Konserin ikinci bölümünde ise Rachmaninov’un en çok seslendirilen eserlerinden biri olan “Senfonik Danslar”dingin, oturmuş bir yorumla seslendirildi.

BSO konserleri de haftalık konser programının yansıra çarşamba akşamları V. Bilkent Müzik Günleri programıyla devam ediyor.

Yorumlar (0)

Bu içerik ile henüz yorum yazılmamış