Bu değişimden en çok etkilenen sosyal hayatımız ve bu hareketlilikten beslenen kültürel etkinlikler oldu. Covid-19, yaşamak için sosyal etkileşime ihtiyaç duyan kültür sanat alanı bu salgından büyük ölçüde etkilendi. Sanat ile insanların bağının kopması da pek çok sanatçıyı ve sanat kurumunu doğrudan etkiledi.
Yaşam biçimimizi bir süredir kökten değiştiren salgın doğal olarak başta sağlık hizmetleri olmak üzere bazı sektörlere olan ihtiyacı fazlasıyla ön plana çıkardı. Sosyal hayatın bıçakla kesilmiş gibi bir anda durması eğitimin evlerde yapılmasına, buluşma ve toplantıların uzaktan gerçekleştirilmesine, alışverişin sanaldan yapılmasına ve görece daha az önemli pek çok ihtiyacımızın ötelenmesine yol açtı.
Salgın koşullarına göre yaşamın yeniden düzenlenmesi Türkiye’de pek çok ülkeye göre daha yeni. Salgının etkilerini ve beraberinde getirdiği katı sosyal kısıtlamaları Doğu Asya ve Avrupa Şubat ayından beri yaşıyor.
Salgın koşullarında evlere çekilen yaşam biçiminden doğrudan etkilenen sektörlerin başında kültür sanat geliyor. Sosyal izolasyon, seyahat kısıtlamaları ve sokağa çıkma yasakları kültürel etkinliklerin büyük bölümünün iptal edilmesine, ertelenmesine yol açtı. Aldığım
son verilere göre 128 ülke kültürel kurumlarını tamamen kapatmış, dünyadaki müzelerin % 95’i kapalı. Buna karşılık müzelerin web sitelerinin ziyaret edilme oranı % 200 artmış. Kimse evden çıkamayınca eğitim faaliyetleri gibi sanatsal faaliyetler de çevrim içi alanlara taşındı. Pek çok müze ve sanat galerisi salonlarını online erişime ve dolaşıma açtı. Kısa süre içinde sanatçılar moral ve dayanışma konserleri vermeye, orkestralar çevrim içi programlar aracılığıyla eşzamanlı olarak biraraya gelip kayıtlar yapmaya, kültür ve edebiyat söyleşileri online platformlara taşınmaya başladı. Çevrimiçi kültürel içeriklere erişimde büyük artış oldu. Örneğin Andrea Bocelli’nin Milano Katedrali’nden gerçekleştirdiği ve İtalya’nın kayıplarına ağıt niteliğinde olan konserini dünya çapında iki milyondan fazla müziksever izledi.
Birlik ve dayanışma güzel olsa da bu işin bir de maddi boyutu var ve bu sürecin ekonomik yansımaları, pek çok alanda olduğu gibi etkilerini zamanla daha yakıcı bir şekilde gösterecek. Özellikle Avrupa ülkelerinde hükümetler salgın sürecinden doğrudan etkilenen ve uzun süreli izolasyon döneminde ayakta durması zorlaşan küçük ve orta ölçekli işletmeler, bireysel girişimciler gibi sektör ve alanlarda geniş kapsamlı destek programları açıklamaya başladılar.
Kültür-sanat finansal açıdan kırılgan, eşitsiz, sezon kısıtlılığı olan ve özellikle kriz anlarında daha fazla desteklenmesi gereken bir sektör. Ülkemizde de güvencesiz ve destek dağılımının eşit olmadığı bir ortamda ayakta kalmaya çalışıyor. Bu yılın ilk günlerinde Devlet Tiyatroları ve Devlet Opera ve Balesi çalışanı üç yüzden fazla emekçi sözleşmeleri yenilenmeyerek işlerinden olmuştu. Bu anlamda umutlu olmak biraz zor. Pek çok sanatçı ve bağımsız sanat kurumu zor koşullarda ayakta kalma savaşı veriyor. Salgının bu krizi ve zorlukları daha da büyüteceği ortada.
Bu ayın Ajanda’sında gerçekleşecek konser programlarından, açılacak sergilerden bahsetmek mümkün olmayacak. Bunun yerine bu dönemde dünyada neler olduğuna, sanata ve sanatçılara ne gibi destekler açıklandığına ve dünyanın ayak uydurmaya çalıştığı yeni dönemde internet üzerinden gerçekleştirilen bazı konser ve etkinlik programlarına mümkün olduğunca yer vermeye çalışacağız.
Dünyadaki gelişmelere bakarsak; UNESCO’nun Nisan ayında yayınlamış olduğu rapora göre salgın döneminde kültür-sanat alanında verilen destekler dört ana kategoriye ayrılıyor: ulusal destek fonları, sanatçılara verilen destek programları, esnek politika mekanizmaları ve sivil toplum kuruluşları ya da özel paydaş destekleri. Örneğin Tunus, Şili (17 milyon dolar), Kolombiya (29 milyon dolar), Norveç (28 milyon dolar) ve Singapur (1,1 milyon dolar) gibi bazı ülkeler Kültür Bakanlıkları veya uzman kültür kuruluşları aracılığıyla ulusal destek paketleri açıklamışlar.
Salgında en çok kayıp veren ve haftalardır karantinada olan İtalya sahne sanatlarına destek paketi açıklamış. Yine salgından en çok etkilenen ülkelerden biri olan Fransa müzik, kitap, görsel sanatlar ve bölgesel kültürel kurumlar için toplam 18,8 milyon dolar destek fonu ayrıldığını belirtmiş. Bireysel olarak da kültür ve sanata önem veren Fransa’da internet kullanıcılarının %53’ü de kültürel ürünleri bu süreç sırasında gerekli ihtiyaçlar listelerinde üst sıralara yerleştirmiş.
Kültür ve turizm alanına en büyük fonu ayıran ülkelerden biri de Çin. Çin'de kültür ve turizm işletmeleri için Guangdong Eyaleti Hükümeti tarafından 56 milyon dolar bölgesel fon ayrılmış. Ayrıca salgından etkilenen 1.325 sinema salonu için geçen yıla ait vergi iadesi şeklinde 7 milyon dolarlık destek paketi açıklanmış.
Meksika, İrlanda, Polonya, İsviçre, Fransa ve Lüksemburg bağımsız sanatçılara sosyal güvenlik ödemeleri yapılacağını duyurmuş. Yeni Zelanda sanatçılar ve kültür dernekleri için 9,6 milyon dolarlık bir destek programı açıklamış.
Almanya'da Berlin Senatosu, kültür sektöründeki serbest çalışanlara ve küçük işletmelere 110 milyon dolar, Federal Hükümet ise bağımsız girişimcileri ve küçük işletmeleri (kültür alanında olanlar dahil) desteklemek için 55 milyar dolar ayrıldığını açıklamış.
Avustralya kültür sanat alanında faaliyet gösteren işletmelerin kredi geri ödemelerini ertelemiş ve idari yükümlülüklerini daha esnek hale getirmiş. Güney Kore’de de Kore Film Konseyi ülkedeki sinemalar için vergi yükümlülüklerini gevşetmiş ve konser salonlarının kiralarını düşürmüş.
Amerika Birleşik Devletleri'nde sivil toplum kuruluşları ve özel paydaşların desteğiyle ulusal, bölgesel ve yerel düzeydeki kültürel dernekler ve vakıflar sanat, zanaat, müzik ve edebiyat için acil durum fonları oluşturmuş.
Dünyadaki desteklere ve kültür politikalarına kısaca göz attığımızda ülkemizde bu anlamda somut adımlar atılmadığını söylemek mümkün. Mart ayında açıklanan pakette turizm ile ilgili kısıtlı önlemler açıklanırken kültür ve sanat alanında herhangi bir destek açıklaması yer almıyordu. Normal hayata döndüğümüzde dünyanın tersine ülkemizde pek çok şeyi yerli yerinde bulamayacağımız şimdiden belli oldu. Süreç bitmeden Kadıköy’deki Rexx sinemasının kapandığını öğrendik. Dost Kitabevi’nin Çayyolu şubesinin de kira anlaşmazlığı nedeniyle kapandığını biliyoruz.
Normal koşullarda Mayıs ve Haziran ayları festival zamanlarıydı. Ankara’da Uluslararası Ankara Caz Festivali, Ankara Film Festivali gibi festivallerin de ayıydı. Bu yıl 24.’sü yapılacak Ankara Caz Festivali yaşanan salgın nedeniyle 30 Nisan ile 9 Mayıs tarihleri arası Türkiye'nin ilk online caz festivali olarak gerçeleşecek. Bunun yanısıra 23. Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali de 7-14 Mayıs 2020 tarihlerinde online olarak sinema severlerle buluşacak. Uluslararası İşçi Filmleri Festivali de “Evde Kalamayanlara” mottosu ile 1-7 Mayıs 2020 tarihlerinde online yapılacak.
Bunların yanı sıra Filmmor Kadın Filmleri Festivali, 18 yıllık programından seçtiği bir filmi her gün sosyal medya hesaplarından duyurarak bir günlüğüne yayında tutuyor. Pek çok kütüphane, dergi ve arşivler araştırmacıların hizmetine ücretsiz olarak açıldı. Devlet Tiyatroları seçtiği bazı oyunları online gösterime açtı. Dostlar Tiyatrosu, Kumbaracı50 gibi topluluklar canlı yayınlar yapıyor. Performans sanatları da bu yeni duruma ayak uydurmaya çalışıyor.
Dünyada Yo-Yo Ma, Renaud Çapuçon, Itzhak Perlman gibi isimler, ülkemizden Gülsin Onay gibi sanatçılar sosyal medya hesapları üzerinden düzenli yayınlar yapıyor, canlı ev konserleri gerçekleştiriyorlar. Bunları anlık olarak yakalayıp dinlemek karantina günlerine renk katıyor. Bu tip canlı performanslar çoğunlukla anlık ya da kısa zaman duyurulup yayına geçiliyor. Kiminin kaydını sonradan açıp dinlemek de mümkün. Bu ayın ajandasında programı belli olan, önceden duyurulan, rastladığımız ve derleyebildiğimiz sanatsal etkinliklerden bir derleme bulacaksınız.
Eski günlere bir an önce dönmek dileği ve özlemiyle...
Yorumlar (0)