Biz şimdi alçak sesle konuşuyoruz ya
Sessizce birleşip sessizce ayrılıyoruz ya
Anamız çay demliyor ya güzel günlere
Sevgilimizse çiçekler koyuyor ya bardağa
Sabahları işimize gidiyoruz ya sessiz sedasız
Bu, böyle gidecek demek değil bu işler
Biz şimdi yanyana geliyor ve çoğalıyoruz
Ama bir ağızdan tutturduğumuz gün hürlüğün havasını
İşte o gün sizi tanrılar bile kurtaramaz

Cemal Süreya

Ankara’da Alternatif Hayatlar - 1 Parkur Günlüğü

Ankara’da Alternatif Hayatlar - 1  Parkur Günlüğü

Ankara’daki alternatif yaşamlar dizisinin ilk bölümünü şehrin muhtelif açık mekanlarında parkur performansı yapan Anıl ve arkadaşlarına ayırdık. Bu virüsün böyle güzel yanları da olmadı değil; yeni insanlar yeni alternatif var olma hallerini tanımış olduk ve parkur ekibi parklara dalıp zıplamaya başlamadan biz sorularımızı hemen soralım istedik.

Salgın döneminde en iyi sığınaklarımızdan birisi olan parklarda dolaşırken duvarların üzerinde oradan oraya zıplayan bir genç gördüm. Büyük bir çeviklikle atlamadan önce derin bir nefes alıyor, kafasını yere eğmiş gözlerini kısarak konsantre olmaya çalışıyordu. Sonra hafif geriye doğru çekilip gücünü toplayarak elleri önde, duvar uçlarına tutunarak parkın bilumum yerlerinde akrobatik hareketlerine başlıyordu.

Mola verdiği bir ara güzel bir şey yaptığını söyledim. O da teşekkür etti. Bunu bir grup arkadaşıyla yaptığını, parkur performansının ciddi bir ön egzersiz gerektirdiğini söyleyince, görünürdeki akıcılığının ötesinde işin ciddi bir çalışma gerektirdiği ortaya çıkmış oldu. Bir tesadüfle başlayan tanışıklığımız sonrasında park sincabı olduğunu düşündüğümüz Anıl ve arkadaşlarıyla parkur sporu hakkında bir röportaj yapalım dedik ve onlar da bunu severek kabul etti (Sanırım).

Necati Subaşı: Öncelikle sizleri tanımak güzel olur. Kimsiniz kaç kişisiniz, neler yapıyorsunuz?

Anıl Dal: Parkur yapıyoruz; atlıyoruz, zıplıyoruz. Hacettepe Üniversitesi Spor Bilimleri Fakültesinde okuyorum. Bildiğim kadarıyla Ankara'da aktif olarak parkur yapan 8-10 kişi var. Biz yakın olduğumuz 3-4 arkadaş genellikle birlikte antrenman yapıyoruz.

Hazal Nehir: 1994 Ankara doğumluyum. Hacettepe spor bilimlerinde okuyorum. 6 sene önce parkur yapmaya başladım ve Red Bull'un dünyadaki ilk kadın parkur atletiyim şu an. Hala Ankara'da antrenmanlarına devam ediyorum.

Mert Ali Bek: 2000 Ankara doğumluyum. Gazi Üniversitesi'nde okuyorum. 4 senedir parkur yapıyorum. Hiçbir başarım yok, olmasını da pek istediğim söylenemez. Tek amacım daha iyi parkur yapıp daha çok eğlenmek ve kendi sınırlarımı aşmak; gerçi tek amaç olmamış ama üç amaç da iyidir. Bir de Youtube kanalımız (all4pk) var. Bu kanaldan bizi takip edebilirsiniz.

Necati Subaşı: Parkur performansına başlama fikri nasıl oluştu? Bir sabah uyanıp "Abi ben zıplamalıyım" mı dediniz?

Anıl Dal: Ben bir parkta Hazal'ı barfikste dönerken gördüm, onunla tanışmak bu spora başlamama vesile oldu. Zaten internette videolarını izlediğim bir alandı. Hazal da başkasından görüp başlamış; bir süre sonra Mert de bizimle tanışıp parkur yapmaya başladı.

Necati Subaşı: Yerçekimine karşı gelme duygusu bunda etkili oldu mu? Yerçekimi ile aranız nasıl? Yerçekimine karşı gelmiyoruz; aslında hareketleri yerçekimiyle yapıyoruz, yerçekimiyle ortak bir çalışma içindeyiz.

Bu spora başlamak için neler yapmak gerekiyor? Başladıktan sonra kendini geliştirmek için yapılması gereken şeyler neler?
Video izleyip temel hareketleri öğrenerek başlanabilir. Biz de videolarda gördüklerimizi ufak ufak deneyerek bu işe başladık. Gelişmenin yolu da aynı şekilde temel hareketleri çok fazla çalışmaktan geçiyor. Bu şekilde zaten vücut farkındalığı ve kontrolü gelişecek, böylece daha zor hareketler daha kolay yapılabilir hale gelecektir. Ekstra kuvvet ve dayanıklılık egzersizleri de her sporda olduğu gibi faydalı olacaktır.

Peki grubunuzun yurtiçi ya da yurtdışı ile bağlantısı var mı ? Yurtdışında bu işler nasıl, takip ediyor musunuz?
Yurtiçinde ve dışında tanıdığımız, arkadaş olduğumuz atletler var. Türkiye'de kitle yeni yeni büyümeye başladığı için bu sporla uğraşan çoğu kişi birbirini tanıyor. Yurtdışında Türkiye'ye oranla daha büyük kitleye sahip birçok ülke var ve doğal olarak parkur salonları, parkur parkları gibi daha iyi imkanlara erişebiliyorlar.


Türkiye'de parkur performansıyla ilgili bir etkinlik ya da aktivite var mı? Sizin düzenli olarak katıldığınız bir etkinlik ya da festival var mı?

Her sene yurtdışında gerçekleştirilen etkinlikler oluyor ama hepsine katılmak pek mümkün olmuyor. Yine de gelişim açısından bu etkinliklere katılmanın büyük bir önemi oluyor. Türkiye'de de etkinlikler düzenleniyor ama pek düzenli bir durum yok bildiğimiz kadarıyla. 29 Nisan "We Jump The World" gününde İzmir'den Barış Erdoğan ve İstanbul'dan Can Doğukan Bul son yıllarda güzel etkinlikler düzenliyorlar.

Egzersizlerinizi genelde nerede yapıyorsunuz? Zorluklarla karşılaşıyor musunuz?
Genelde parklarda, sokaklarda, site içlerinde oluyoruz. Karşılaştığımız zorluklar insanların izin vermemesi, boş yapması ve pek sağlam materyaller kullanmadan yapılan yerlerde taşların, demirlerin kırılması olabiliyor.

Genelde insanların spor algısı belirli bir kompleksin ya da organize edilmiş bir mekanın içindeki hareketler olduğu için bu onlara hem garip hem de ilginç geliyordur. Sizin en beğendiğiniz parkur neresi?
Tarzlara ve seviyeye göre farklı mekanlarda farklı kişiler çok güzel şeyler yapabiliyor. O yüzden en güzel parkur da kişiye özel oluyor. Şurası veya burası diyemiyoruz, değişiyor.

Efsane hareketler var mı?
Efsane hareketler dediğimizde bizim aklımıza efsane yerlerde yapılan temel hareketler geliyor aslında. Tabi bu da biraz öznel bir durum. Dışarıdaki materyalleri kullanarak çok güzel ve zor taklalar var ve takla atmayı daha çok sevenler için o taklalar efsane hareket olabiliyor.
Dışarıda çalışırken tatsız durumlarla karşılaşıyor musunuz?

Evet oluyor. Bazen insanlar kaba ve anlayışsız olabiliyor.

Bu anlayışsızlık sınır tanımıyor sanırım. Peki parkur performansının püf noktaları nelerdir?
Olabildiğince hızlı olmak ve kendine ait bir hareket tarzına, stiline sahip olmak diyebiliriz. Bunlar yaptığımız şeylerin daha estetik ve efektif olmasını dağlıyor.

Siz parklarda bunu yaparken insanların tepkisi nasıl oluyor?
Hoşuna giden oluyor, gereksiz bulan oluyor, Türkiye'de parkur yapan birilerini gördüğü için sevinenler oluyor. Yaşça büyük insanlar genellikle düşüp sakatlanmamızdan korkup bunu dile getiriyorlar ama aslında bunun hiç konusu açılmasa daha güzel olur.

O zaman hemen sorayım, bu sporu yaşlılara önerir misiniz?
Tabii ki öneririz ama ısınma-soğumalara ve fiziksel sınırlarını ne kadar zorladıklarına normalden bir tık daha dikkat etmeleri gerektiğini belirterek.

Çok çalışırsak Ay'a zıplama ihtimalimiz var mı?
Anıl Dal:
Bolca anime izleyip manga okuyan biri olarak mümkün olduğuna inanmak istiyorum.

Anıl, Hazal ve Mert'i @4nilpk, @hazalnhr ve @4mertpk Instagram adreslerinden takip edebilirsiniz.

Parkur hakkında daha detaylı bilgi için:

https://www.youtube.com/watch?v=OFFhkkil0sE

https://www.youtube.com/watch?v=l8fSXGP9wvQ

Söyleşi Necati Subaşı

Yorumlar (0)

Bu içerik ile henüz yorum yazılmamış