Çelik Çomak Performans Sanatçıları Derneği, performans sanatçılarının dayanışmasını güçlendirmek, performans sanatlarını yaygınlaştırmak ve ilgili faaliyetleri desteklemek amacı ile bir grup eğitimci ve sokak sanatçısı tarafından, 2022 yılında, Ankara’da kuruldu. Derneğin kurucusu ve başkanı olarak ben, canlı heykel performans sanatı icra etmekteyim. Bu sanatla 2012 yılında Sakarya Caddesi’nde karşılaştığım bir sanatçı sayesinde tanıştım. O zamanlar Ankara sokaklarında sanatçılara da yer vardı. Günün herhangi bir vakti sokakta canlı heykel, tiyatro, resim, müzik, karikatür, dans veya pantomimle tanışma fırsatımız vardı. Ankara’da ne değişti, neden değişti? Neden Ankara?
Başkentte sokak sanatları, bir meseledir.
Bu meselenin çok fazla paydaşı var: Bu şehirde yaşayanlar, bu şehirden geçenler, esnaf, sokak sanatçıları, sokak fotoğrafçıları, sokak muhabirleri… Bu kadar çok insanı ilgilendiren bu meseleyi görünür kılmak gerekiyordu. Elbette genel olarak “Türkiye’de sokak sanatçısı olmak” bir mesele. Sokak sanatçılarının haklarına dair çözülmeyi bekleyen sorunlar var.Ancak Başkentte, bizler henüz sokakta var olma çabasındayız. Bir kez var olduktan sonra bu varlığı devam ettirebilmek adına çabalarımız elbette sürecek. Nereden başlamalıydık? Öncelikle bu sorunun varlığını ve boyutlarını görünür kılabilmek için panelimizi plânladık. Panelistlerin sorunun farklı açılarına ışık tutabilecek biçimde belirlenmesine özen gösterdik. Süreyya Karacabey’in katacağı derinlik, farklı şehirlerde sokak sanatçısı olarak çalışmış arkadaşımız Ender Ersan’ın görüşleri, Ankara’da sokak sanatçılarının tek çıkar yolu olan metro sanat duraklarının organizasyonundan sorumlu EGO Raylı Sistemler Şube Müdürü Zeliha Kaya’nın mevcut uygulamayı paylaşması, sokak sanatçılarını yıllardır fotoğraflayan Eren Özerdim’in gözlemleri, sokak sanatlarının varlığının önemini, Başkenti bu konuda diğer şehirlerden ayıran özellikleri ve Başkentte yıllar içinde yaşanan değişimi ortaya koyabilecekti. Çankaya Kent Konseyi Başkanı Mustafa Coşar, bu fikrimizi hemen destekledi. Çankaya Belediyesi, panelimize ev sahipliği yaptı ve elbette Solfasol’ün desteği, hedef kitleye ulaşabilmek adına çok kıymetliydi.
Peki hedef kitlemiz kimdi? Bizler yerel yönetimlerden, sokak sanatlarına karşı özgürlükçü bir yaklaşımın benimsenmesini istiyoruz. Öncelikle Başkentte sokak sanatlarını icra edebileceğimiz alan tanınması gerekiyor. Alandan kastımız, yaşama hakkı. Sokaklar, sokak sanatçılarının halktan, halkın sanatçıdan, sanatçıların birbirinden beslendiği, gelişip geliştirdiği, kendini gerçekleştirdiği alanlardır. Sokakların kısıtlı/yasaklı değil, güvenle yaşanabilecek alanlar haline gelmesi lazım.
Bir Zamanlar Varlardı
Ankara’daeskiyi yâd ediyoruz.Bir nebze özgürdük, diyoruz. Hatırlayalım; ‘ denk gelirse’, hoşgörü ile karşılanabildiğimiz belediyeler vardı ve evet, sokakta sanat yapmamıza ‘göz yumuluyordu’ bazen. Ancak şahsi görüşüm; uygulanabilir, sürdürülebilir ve kesinlikle herkese eşit haklar tanıyacak, kalıcı bir çözüm bulunması gerekmekte. Biz sokakta sanat yapmanın desteklendiği bir çözüm istiyoruz. Bunun bir hak olarak görülmesini, bu hakkın yalnız sanatçıya değil, halkın da sanata ulaşım hakkı olduğunun fark edilmesini, bunun böylece benimsendiği bir yönetim zihniyetinin oluşmasını bekliyoruz. Hatta Başkent bu konuda tüm Türkiye’ye örnek olmalıdır.
Sorunun Değil Çözümün Parçasıyız
Panelde sorunların yanı sıra örnek uygulamalar ve çözüm önerileri de dile getirildi.
Çözüm önerilerinden biri de sanatçılar için belli noktalarda sahne benzeri yerlertanımlaması idi. Bu ve benzeri uygulamalar, sokak sanatlarının ruhuna aykırıdır. Tesadüfî karşılaşmalar ve tahmin edilemeyen olasılıklarla beslenir sokak sanatçısı. Plânlı, programlı, kurgulanmış bir buluşma sokak sanatını sokaktan ayırır. Başka illerden gelip Başkent’e yerleşmiş sanatçılar neden bu problemin “Başkentte sokak sanatçısı olmak” olduğunu daha iyi anlattılar.
Sanatçı kalitesini artırmak adına sokak sanatçılarına izin veren kurumlar oluşturmak gibi uygulamaların, sanatta tekelleşmeye neden olduğu konuşuldu. Şu an çözüm gibi görünen bazı önerilerin zamanla belli gruplara ayrıcalık tanıyan, sanata kriterler getiren, kısıtlayıcı bir sanat zorbalığına dönüşebileceği belirtildi.
Gelen önerilerden İzmir örneği, makul bir uygulama gibi görünüyor: Bölge zabıtasına gidip nerede, ne zaman gösteri yapacağınızı söylüyorsunuz ve onlar da sizin güvenliğinizi sağlıyorlar.
Öncelikle Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin benimseyeceği bir uygulama olmalı. Panelimizde bu uygulamanın biçimine dair fikirler de dile getirildi. Hiçbir ayrım yapılmaksızın her bireyin sanata ulaşma hakkı vardır. Bu nedenle Büyükşehir’in sokak sanatçıları için getireceği düzenleme, tüm ilçelerde belli sokakların sanatçılara açılmasını ve sanatçıların bu sokaklarda güvenle sanatını icra etmesini sağlayabilmeli. Sokak sanatları yapmak isteyenler için bölge tercihi, sanatçının inisiyatifinde olmalıdır.
Panelde üzerine konuşulan önemli bir sorun da mevcut düzenlemenin (metro sanat durakları) uygulayıcılarının, güvenlik kuvvetlerinin sanatçıya tavrının Ankara’da şevk ve onur kırıcı olmasıydı. Bunun için sokak sanatlarına dair yapılacak düzenlemelerin uygulayıcılarının da bilinçlendirilmesi önemli bir gereklilik. Güvenlik önlemlerinin sanatçıya karşı değil, sanatçı için sağlanması gerekir. Çözümün yetkililerin kişisel iyiliğine – kötülüğüne bağlı olmasını istemiyoruz. Sokaklar, bu kentin yurttaşı olarak yaşam alanlarımızdır, hakkımızdır, istiyoruz.
Panel bitiminde katılımcıların panelin daha geniş katılımla devamını istemeleri bizi sonraki adımlarımız için daha istekli kıldı.
İlk iş olarak, panelin sonuçları ile birlikte Ankara Büyükşehir Belediyesi ve yerel yönetimlerle görüşmeler yapmayı planlıyoruz. Bu şehri seviyoruz. Bizim, ufkumuzu birlikte açmaya ihtiyacımız var. Başkentin sokakları sanatla renklenecek.
Yorumlar (0)