Gölbaşı ilçesine bağlı Kırıklı köyünde 5 Mart Çarşamba günü köyün ve civar köylerin geleceğini etkileyecek linyit madeni projesi üzerinden yürütülen davada sürecinde bilirkişi ekibi bölgeye gelerek incelemelerde bulundu. Çayırhan’dan sonra Ankara’nın ikinci büyük linyit madeni olmaya aday bu proje sadece Kırıklı köyünü değil Gölbaşı ilçesinin ve Ankara’nın da geleceğini olumsuz yönde etkileyecek.
İklim Krizi ve Türkiye
İklim krizinin tüm dünyayı sardığı bu yüzyılda BM’nin fosil yakıtların bir an önce bitirilmesi ve yaşamı kavuracak ısı artışının frenlenmesi için yaptığı çalışmalar sonucunda ortaya konan Paris İklim Anlaşması’nı çok geç de olsa imzalayan Türkiye, topyekun yok oluşa sürükleyecek iklim krizinin etkilerini azaltmak için fosil yakıtların durdurulması üzerine yapılan çağrıya da icazet etmiş oldu.
Bu anlaşmaya göre ülkeler sanayi devriminden beri kontrolsüzce kullandıkları ve endüstriyel gelişmenin omurgasını oluşturan fosil yakıtların dünyanın geleceğini hızla uçuruma sürüklediğini, atmosfere salınan milyarlarca ton kimyasalın küresel ısınmayı tetikleyerek iklim anormalliklerine neden olduğunu görerek petrol, kömür, gaz gibi fosil kaynaklarını en kısa sürede terk etmeyi taahhüt etmiş oldular.
Türkiye de anlaşmaya göre gerekli tedbir ve düzenlemeleri alacağını taahhüt etmesine karşı var olan kömürlü termik santrallerin üstüne yeni santral projelerine onay vererek çelişkili bir tutum izleme başladığını görmekteyiz.
Kamuoyuna yansıyan Muğla, Maraş ve Adana bölgelerinde mevcut kömür sahalarının genişletilmesi veya yeni termik santral projelerinin ilanı bu çelişkiyi gözler önüne getirerek büyük endişeler doğurmasına ve aynı zamanda bölgede yaşayanların tepkilerine neden oluyor.
Kömür madeni projesi duracak mı?
Maalesef bu yanlış politikaların bir örneği de Ankara Gölbaşı’nda yaşanmak üzere.
Daha önce verdiğimiz haberlerde konu hakkında bilgilendirme yapmıştık. Bu konunun takipçisi olan Solfasol ekibi dün yaşanan gelişmeleri anlık takip etti ve takipçisi olmaya da devam edecek.
Kısaca hatırlatacak olursak Gölbaşı’na geçen sene onay verilen linyit madeni haberi ilgili köylerde ve ilçe merkezinde tedirginlik yaratmış, en büyük zararı yaşayacak Kırıklı köylüleri projeye dava açmıştı. Bu dava sürecinde olumsuz etkileri tespit etmek üzere oluşturulan bilirkişi heyeti dün bölgeye geldi.
Hakim ve heyeti karşılayan başta Kırıklı olmak üzere Selametli ve Tepeyurt köylüleri ve muhtarlar heyetle beraber bölgeyi gezerek şikayetlerini iletti. Davaya müdahil olan Tema Ankara il başkanı Nevzat Özer ve köylülere destek olmak üzere Kırsal Çevre ve Ormancılık Sorunları Araştırma Derneği’nden Ahmet Demirtaş, Doğa Derneği’nden Dicle Kılıç, Temiz Hava Platformu’ndan Deniz Gümüşel ve Ozan Devrim Yay bilirkişi heyetine projenin doğuracağı sonuçları anlattı.
Eskişehir’de sahibi olduğu Yunus Emre termik santralinde kullanmak üzere bölgede 1.100 hektarlık arazi üzerinde linyit madeni işletme ruhsatı alan Yıldızlar SSS Holding maden ocağı açmak için Çevre Bakanlığına verdiği projeye dair dosyada pek çok yanlış olduğu ortaya çıktı.

Uzmanlar Uyarıyor: Tehlike Kapıda!
Uzmanlarımızın anlattıklarını kısaca özetlemeye çalışırsak;
Hem şirketin niyetini göstermek açısından hem de son yıllarda çok fazla örneğini görmemiz nedeniyle ilk ele alınması gereken konu şirketin işletme başvurusunu 25 hektarın altında tutmasıdır. Oysa dosyada açıkladıkları 24 yıllık işletme süresi içinde ruhsat aldıkları 1.100 hektarın tamamını kullanacaklarını söylemelerine rağmen neden bakanlığa 24,93 hektar alan için başvurdular? Cevabı şu, çünkü kanunlar küçük işletmelere ÇED muafiyeti vermekte ve şirket de (son yıllarda yüzlerce örneğini gördüğümüz üzere) kanunların boşluğundan yararlanarak bölgeye rahatça maden ocağı açmayı tercih etmiştir. Yetkili kurumları yanıltmayı göz önüne alarak küçük bir işletme açacağını söyleyen şirket herkesin gözü önünde niyetini ortaya koymaktan çekinmemektedir.
Madenin bölgede doğuracağı ekolojik felaket büyük boyutlardadır. Köylerin toprakları yok edilecek, yeraltı ve yerüstü suları tamamen kirlenecek, bölgenin havası toz ve zehirli gazlarla kirletilecek. Yaşam alanları ve üretimi büyük darbe yiyecek olan üreticiler göç etmek zorunda kalacaklar. Yüzlerce yıldır devam eden tarım ve hayvancılık bitecek. Bölge adım adım insansızlaşacak.
Kirlilik çok geniş alanlara yayılarak Ankara’nın en nadide sulak alanı olan Gölbaşı özel çevre koruma sahasını etkileyecek. Binlerce kuşun yuvası olan Mogan gölü ve sazlıkları kimyasal atıklarla tehdit altında bırakılacak. Dolayısıyla son yıllarda başkentin göz bebeği haline gelen Gölbaşı ilçe merkezi olumsuz etkilenecek. Mesire alanları, yeni yerleşimleri, üniversite ve benzeri sosyal tesislerle birlikte gelecekte faaliyete geçmesi planlanan benzer projeler de bu tehlikenin altına girecek.
Günde üretilecek 1700 ton linyiti Eskişehir’e götürecek yüzlerce kamyon insanları ve doğayı tehlikeye atacak. Projede anlatıldığı gibi olmayacağını söyleyen uzmanlar yaklaşan trafik terörünün altını çiziyorlar. Zira şirketin Niğde otobanını kullacağız sözü şüpheli. Bölgeden otobana bir bağlantı yok hele de projede olduğunu gösterdikleri noktada hiç yok. Bakanlığın yanıltılmak istendiğini, başta Kırıklı ve Karagedik olmak üzere Dikilitaş ve Oyaca köylerinin de içinden geçirmek zorunda olduklarını belirterek insanların ve hayvanların yaşam tehlikesi altına gireceğini ve yüzlerce kamyonun kontrolsüzce bu hatları kullanacağını ifade ettiler.
Ruhsat sahasında bulunan ama henüz bir çalışma yapılmayan tarihi alanların olduğu da bilinmektedir.

Gölbaşı’na kim sahip çıkıyor?
Gölbaşı’nın parlak geleceğini böylesi tehlikeli bir proje için feda edilebilir mi bilemiyoruz ancak ilçenin ayağa kalkması için çalışan ve başarılı projelere imza atan belediyenin köylüleri sahiplenerek ve ilçenin başına türlü tehlikeler açacağı endişesinden yola çıkarak kamuoyunu bilgilendirmek ve tehlikeyi savuşturmak üzere daha çok etkin olmasını beklemek yanlış olmayacaktır sanıyoruz.
Ülkenin içinde bulunduğu ekonomik ve siyasi anlayışa alternatif model sunmaya çalışan ve iktidara hazırlanan CHP’nin bu doğrultuda yıllar sonra kazandığı Gölbaşı Belediyesi üzerinden sağladığı bu avantajı kullanarak bölgenin geleceğine darbe vuracak linyit madenine karşı çok daha etkili çalışma şansına sahip olduğu ortada.
Dün yüzlerce köylünün gelecekleri hakkında ferman yazmaya çalışan sermayeye karşı insanların yalnızlıkları ve sahipsizlik hislerini gidermek için desteğe gelen birkaç ilçe meclis üyesinden daha fazlası yapılabilirdi en azından. TBMM bu kadar yakınken üstelik.
Nihayetinde bilirkişi heyetinin raporunu heyecanla bekliyor köylüler. Gerçekleri görmelerini ve eski hayatlarına dönmeyi umut ediyorlar.
Biz de öyle…

Yorumlar (0)