Nasıl çıktık yola?
Kadını üretim alanından dışlayan, ücreti ödenmeyen ev içi emeğe hapseden neoliberal politikalara karşı Batıkentli kadınlar olarak bir araya gelip neler yapabileceğimizi tartışarak başladık bu sürece. Sorunun yalnızca üretim alanıyla sınırlı olmadığına karar vererek toplumsal eşitsizlik, üretim alanındaki eşitsizlik, yaygınlaşan kadına yönelik şiddete karşı bütünlüklü bir cevap vermeye çalıştık. Bu tartışmalar sonucunda üretim, eğitim, kültür ve işletme faaliyetleri yürüteceğimiz kooperatifimizi kurduk.
Günebakan özellikle Çukurova bölgesinde ayçiçeğine verilen bir isim. Aslında hangi coğrafyada olursa olsun yüzünü hep güneşe dönmesi bize ilham verdi. Biz kadınların, eşitsizlik ve şiddetle karartılmış bu dönemde yüzümüzü aydınlığa dönmekten başka çaresi yoktur diyerek bu ismi aldık kendimize.
Birbirimize güç ve güven vermek zorundayız
Eğitim ve kültür faaliyetlerimiz ağırlıklı olarak kadınları güçlendiren, bilinçlendiren, güven aşılayan, güvenli sosyalleşme ortamları yaratan, kadınların kendilerini çeşitli alanlarda ifade etmelerini teşvik eden faaliyetlerden oluşmakta. Çünkü ataerkil sistem, kadını yalnızca üretim alanında kısıtlamıyor. Kadınların özgüvenini kırıyor, girişimlerini engelliyor ve en önemlisi de bunların sonuçlarını hayatın doğal akışında çıkmış gibi gösteriyor. Bu yüzden biz kadınların birbirimize güç ve güven vermek zorunda olduğunu düşünüyoruz.
Eğitim ve kültür faaliyetlerinin yanı sıra kadınların sosyal zamanlarını birlikte örgütleyeceği, mekân ihtiyacını karşılamak, üretici kadınların el emeği ürünlerinin satışını yapmak ve kadınların ekonomik dayanışma ağını kurmak için Yenimahalle’nin Batıkent semtinde bir kafe açtık. Kooperatifimizin işletme faaliyetinin yanı sıra atölye, söyleşi gibi etkinlikler için mekân ihtiyacını karşılamakta. Örneğin bu sene ilki düzenlenen Batıkent Kültür Sanat Festivali kapsamında kadın yazarlar buluşmasını kooperatifimizde gerçekleştirdik. Kadın yazarlarla söyleşiler yaparak imza günleri düzenledik. Batıkentli Kadınlar ve üyeleri arasında ihraç edilmiş feminist akademisyenlerin de bulunduğu Aramızda Toplumsal Cinsiyet Çalışmaları Derneği’nin katkılarıyla 8 Mart’a giden süreçte kadınların yaşadığı eşitsizlik sorunlarını çeşitli yönleriyle irdeleyen ve oldukça verimli tartışmalar da yaratan bir etkinlik dizisi yapılmakta. Günebakanlar Kadın Kooperatifi olarak da bu etkinlik dizisinin aktif bir bileşeniyiz ve etkinliklerin bir kısmına kooperatifimizin kafesinde ev sahipliği yapmaktayız.
“Günebakan özellikle Çukurova bölgesinde ayçiçeğine verilen bir isim. Aslında hangi coğrafyada olursa olsun yüzünü hep güneşe dönmesi bize ilham verdi. Biz kadınların, eşitsizlik ve şiddetle karartılmış bu dönemde yüzümüzü aydınlığa dönmekten başka çaresi yoktur diyerek bu ismi aldık kendimize.”
Bu faaliyetlerin bir kısmını da Yenimahalle’nin çeşitli köy ve mahallelerinde yapmaktayız.
Yakın dönemde bizi en çok heyecanlandıran süreçlerden birisi 25 Kasım öncesinde köy köy, mahalle mahalle dolaşıp kadınlarla buluştuğumuz ve İstanbul Sözleşmesi ile 6284 sayılı kanunu anlattığımız atölye dizisiydi. Hukuki sürecin yanı sıra kadına yönelik şiddetle mücadelede çeşitli deneyimleri paylaştığımız ve birbirimize güven aşıladığımız, verimli bir süreç yaşadık. Ata Mahallesi’nde, Gazi Mahallesi’nde, Serhat Mahallesi’nde, Turgut Özal Mahallesi’nde, Varlık Mahallesi’nde, Yeşilevler Mahallesi’nde, Yakacık ve Yuvaköy Köyleri’nde yaptığımız Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele ve Kadınların Hakları atölyelerinde onlarca kadına temas ettik.
Kadın dayanışması güçlendirir
Dünyada kooperatiflerin üretim ve istihdam hacmi çok geniş kesimleri kapsıyor. Yeni nesil kooperatifçilik ise son dönemde tüm çevreler tarafından çokça tartışılan alternatif bir örgütlenme modeli. Özellikle de kadın kooperatifleri. 2020 yılına ait elimizde kesin bir rakam olmamakla birlikte Türkiye’de kurulan yüzlerce kadın kooperatifi olduğunu biliyoruz. Üretimde alternatif bir ilişkilenme ve örgütlenme ihtiyacını karşılama açısından olumlu bir gelişme olsa da yürütülebilmesinin zorluğu açısından bu rakamlar kaygı verici bir hal almış durumda.
Kadın kooperatifleri özelinde gözlemleyebildiğimiz kuruluş aşamasındaki bürokratik süreç ve şirket gibi vergiye tabi tutulmak dezavantajlar olarak karşımızda duruyor. Hasbelkader kooperatif kuruluş işlemlerini tamamlayan ve masraflarını karşılayan kadınlar daha sonrasında ürettiklerini gelire dönüştürecek pazar alanları bulmakta zorlanıyor. Kooperatifleşme gerçek anlamıyla kadın dayanışması ile örgütlenmediği sürece hem ekonomik güçlenme sağlaması hem de örgütlenme ihtiyacını karşılaması bakımından yetersizlik gösterebilir. Bizim kooperatifimizi kurarken koyduğumuz ilk ilke, tüm koşullarda kadın dayanışmasını güçlendirmekti. Bir yılı aşkın bir süredir ise kadın dayanışmasının gücüyle yolumuza devam ediyoruz. Tüm zorluklarla rağmen kadınların bir arada olmasının verdiği mutluluğu ve özgüveni temas ettiğimiz her alana taşıyoruz.
Türkiye’nin çeşitli yerlerindeki üretici kadınların el emeği ürünlerini üretmelerini teşvik ediyoruz. Ürünlerini kooperatifimizin kafesinde satarak üretici ile tüketici arasındaki aracıları ortadan kaldırıyoruz. Batıkentli kadınların el emeği süs eşyaları yine kooperatifimiz aracılığıyla satılmakta. Türkiye’nin farklı noktalarında üretici kadınlara kadın emeğinin üretimdeki kritik rolünü anlattığımız atölye çalışmaları yaptık. Bunlar arasında en önemlileri Artvin-Ardanuç ve Afyon-Yeşilçiftlik etkinlikleri oldu. Ayrıca belediyelerin düzenledikleri kooperatifler buluşmalarını takip ederek diğer kooperatiflerle iletişim ağları oluşturuyoruz.
Temas ettiğimiz onlarca kadınla kadın emeğinin üretimdeki rolünü birlikte tartışırken kadınların ekonomik bağımsızlığını kazanması yolunda birlikte adımlar attık. “Elinizin hamuruyla karışmayın” diyerek bizi küçümseyen, sadece ücreti ödenmeyen ev içi bakım emeğine mahkûm eden, üretimden dışlayan erkek zihniyete karşı üretkenliğimizle cevap vermeye çalışıyoruz.
Biz Günebakanlar Kadın Kooperatifi olarak temas ettiğimiz tüm alanlarda kadınların sadece el emeği ürünler üreterek ev ekonomisine destek olmalarını hedeflemiyoruz. Kadınlar için alternatif bir ekonomik model oluşturmayı ve tüm hayatımızı feminist ilkeler doğrultusunda yeniden üretmeyi hedefliyoruz. Toplumsal baskının muazzam artış gösterdiği, en temel insan haklarının gasp edildiği bu dönemde tüm toplumsal muhalefetin yüzünü kadın hareketinin isyanına çevirmeli diye düşünüyoruz. Bu toplumsal baskıyı kırmak ve nefes aralıkları yaratmak için kadın hareketinin direngenliği ve isyanından feyz alınması gerekiyor. Biz de Günebakanlar olarak kadınların eşitlik ve özgürlük mücadelesine katkı sağlayabilmenin yollarını arıyoruz. Bazılarımız hayatlarımızı savunmak için canımıza kast edenlerin karşısında korkusuzca dans ederek isyanı büyütüyoruz; bazılarımız iktidarın üretim ve tüketim ilişkilerini kurdukları küçük dayanışma ağlarıyla alaşağı ederek isyanın resmine renk katıyoruz... Şimdi ihtiyacımız olan daha çok yan yana gelmek, daha çok dayanışma ağı kurmak.
Yorumlar (0)