Biz şimdi alçak sesle konuşuyoruz ya
Sessizce birleşip sessizce ayrılıyoruz ya
Anamız çay demliyor ya güzel günlere
Sevgilimizse çiçekler koyuyor ya bardağa
Sabahları işimize gidiyoruz ya sessiz sedasız
Bu, böyle gidecek demek değil bu işler
Biz şimdi yanyana geliyor ve çoğalıyoruz
Ama bir ağızdan tutturduğumuz gün hürlüğün havasını
İşte o gün sizi tanrılar bile kurtaramaz

Cemal Süreya

Kentle ilgili taraflar örgütlenmeler, yapılar/formasyonlarla ilgili bir deneme* Ankara Kenti, Kentsel Muhalefet ve Olası Aktörler

Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin (ABB) Congeresium’da, olası müttefikleriyle birlikte 2023 vizyonu ile ilgili olarak yaptığı açıklamalar ve program, bir siyasi partinin kendi ideolojisi ve politikaları çerçevesinde, kentin geleceğini nasıl düşündüğünü ve bunun için neler yapmaya hazırlandığını anlatan bir belge olarak değerlendirilebilir. Program kentin geleceği için açıklanmış olmakla birlikte, Türkiye ölçeğinde etkileyici faktörler (inşaat sektörüne tanınan öncelikler ve bununla kurulmak/ kontrol altında tutulmak istenen ekonomik ve toplumsal dengeler ve işleyiş, ideolojik olarak muhafazakar bir toplumun oluşumuna katkıda bulunmak ve İslamcı bir toplum yaratmak/yeniden yaratmak vb.) de, kuşkusuz bu programın biçimlenmesinde ve onay görmesinde aktif olmuşlardır.

Kentle ilgili taraflar örgütlenmeler, yapılar/formasyonlarla ilgili bir deneme* Ankara Kenti, Kentsel Muhalefet ve Olası Aktörler

Ayrıca küresel olarak, Thatcher’den beri dünyanın bütün kentlerini etkilemekte olan faktörler, yani ekonomik ve finansal kapitalizme özgü değerlerin
ve kuralların ön planda tutulması [(özellikle konut, otomobil sektörlerinde], özel mülkiyet ve bunun için ömür boyu borçlanmalar, çalışma yaşamında düşük ücretler, işsizlik ya da güvencesiz (enformel) çalışmak zorunda kalmak], pazar kuralların müdahalesiz işletilmesi, gelir dağılımındaki bozulmaların göz ardı edilmesi, yoksullaşma olgusunun sadece sadaka/ politik köleleştirme politikası biçiminde ve kısmen kabul edilmesi, kentsel toplumsal muhalefetin acımasızca ezilmesi ve yok edilmesi, kent yoksullarının ve ötekilerinin, kentsel soylulaştırma programlarıyla kentin çeperlerine doğru sistematik bir biçimde sürülmesi, kentlerin ekolojik değerlerinin ve kent çevresindeki doğanın gaspı ve dengelerin bozulması, kentlerin kimliklerinin yapaylaşıp ve yabancılaşıp markalaştırılması ve kendisinin gülünç bir taklidine dönüşmesi gibi işleyişler de aktiftir.

Bütün bu özellikleri, ABB’nin sunduğu ve hükümetin de desteklediği programda açıkça görmek mümkündür. Ancak bunlara karşı çaresiz miyiz? Bizi ilgilendiriyor mu, yoksa “ilgilendirse bile ne yapabiliriz ki” mi diyeceğiz?

Eğer ilgilendiriyor ve bir şeyler yapabiliriz diyorsak, bir kaç yeni soru beliriyor: Ne yapacağız, kimlerle birlikte yapacağız ve nasıl yapacağız? Gerçekte “kimlerle birlikte yapacağız?” sorusu, “ne tür bir bakış açısı

ve yaklaşımla, (hangi kesimlerin yararını ön planda tutarak/ne tür bir ideolojik tutumla ve/veya politikalar/ stratejik yaklaşım çerçevesinde yapacağız)” biçiminde de sorulabilir. Çünkü “kimlerle beraber” sorusu, pozisyonumuzu ve gücümüzü nasıl düşünebileceğimiz sorusunu da yanıtlamakta yardımcı olacaktır.

Eğer eleştirel düşünceler geliştireceksek, nelere dair eleştirel düşünceler geliştireceğiz, ihtiyacımız olan bilgiler neler olabilir ve bunlara ait bilgiye nasıl erişiriz türü sorular, belki bir sonraki aşamanın soruları diye kabul edilebilir. Şimdilik, ABB’nin açıklamalarına göre duruma bir bakmak ve çalışmaya başlamak için uygun ve mümkün noktaların nereleri olacağını düşünmek, yeterli olabilir.

Bu yazıda, kentte yaşayanlar olarak konumumuz
ne olacak, kimlerle birlikte, ya da Ankara’da hangi kentsel aktörlerle birlikte olabiliriz (veya yan yana durabiliriz) ve kimler karşı güçleri oluşturacak ve ne tür engeller yaratabilecektir konularında, öngörüyü biraz genişletmek amaçlanmaktadır.

*

Bu denemede, kentin özgül güçlerinden olduğu düşünülebilecek jeolojik ve coğrafi-topografik yapısı, kaynakları, iklimi türünde doğal faktörler, kentin sahip olduğu alt yapı, yapı stokları veya tarihsel değerler gibi insan eliyle üretilmiş varlıklar, şimdilik ihmal edilecektir.

Öncelikle, kenti etkileyen toplumsal güçler için sınıflandırmayı nasıl yapabileceğimizi, belirlemek amaçlanmaktadır. Bir kentsel ortamda ya da kentsel mücadele ortamında yer alacak tarafların ve bunların arasındaki gerilimlerin/uyumlaşmaların ele alınmasında, bir çok farklı yaklaşımla tanımlar

yapılabilir: Kişiler (liderler ve simgeler İMG gibi)
veya gruplar (kapitalistler, müteahhitler, şoförler vb gibi), sınıflar (işçi sınıfı, burjuvalar, orta sınıflar gibi) veya örgütler (Mimarlar Odası, AKP, HDP vb.)... Ya
da kurumsal yapılar mı (belediye, devlet, polis ve zabıta gibi) ve kentsel işlevlerin mekanları (yargı- mahkeme, üniversite, tiyatro, cami ya da cemevi vb.), sınıflandırmanın ögesi olacaktır?

Özetle, bu tablodaki aktörlerin tutarlı bir biçimde türdeş ve karşılaştırılabilir olmasını nasıl sağlayacağız? Kenti dönüştürebilecek etkileri yapan, kenti etkileyebilme/ kentte ne olup-olmayacağın (az
veya çok) belirlemek ya da kenti dönüştürebilmek yetisinde/ gücünde olan aktörler ve güç odakları (ya da potansiyelleri) o kadar çeşitli ve farklı ki, aşağıdaki sınıflandırma önerisi (düzeltilmeye çok açık) bir ilk taslak olmaktan öteye gidemeyecektir.

Kentsel aktörlerden bahseden kaynaklarda, sınıflandırma önerileri oldukça az olduğu (ya da yeteri kadar erişemediğim) için, bu deneme büyük ölçüde kişisel deneyimlere dayanmaktadır. Benzer bir sınıflandırma bakımından Peter Marcuse’nin [Peter Marcuse, (2014), Hangi Kent Kimlerin Hakkı? Brenner N.,Marcuse P., Mayer M. (red.), Kar İçin Değil Halk İçin kitabının içinde (ss. 47-71), İstanbul: Sel Yayıncılık. S. 57-58] üretim ilişkilerindeki konumlanış ve maddi çıkarlar açısından kategoriler, şöyle belirmektedir:

Dışlanmışlar, sistemin çeperlerinde duranlar İşçi sınıfı (beyaz ve mavi yakalılar)
Küçük işletmeciler
Seçkinler, sermaye sahipleri

Düzen entelijensiyası (medyanın büyük bir kısmı, sanatçılar, akademisyenler vb.)

Siyasi iktidar sahipleri (üst düzey kamu görevinde bulunanlar dahil).

Aynı olguya eğer kültürel açıdan bakılırsa da, egemen kültür, etnik-cinsiyetçi toplum ve ideoloji bağlamında analiz kategorileri:

Doğrudan ezilenler (ırk, din, etnik köken, cinsiyet gibi ayrımcılıklarla) dışlanmış olanlar

Yabancılaştırılanlar (egemen sisteme direnen sanatçı, entelektüel vb.)

Güvencesizler (işçi sınıfının büyük kesimi)

İktidarın talihsiz uşakları (seçkinlerin ve entelijensiyanın belirli bir kesimi)

Yerleşik kültürel ve ideolojik inançların güvencesi olanlar

sınıflandırmasıyla, yeniden biçimlendirilmektedir.

Yazının sonunda yer alan, kentsel aktörler kategorizasyon denemesi de, kenti etkileyebilmek/ kentte ne olup-olmayacağın (az veya çok) belirlemek ya da kenti dönüştürebilmek yetisinde/ gücünde

olan aktörler üzerinden kurulmaktadır. Ancak, burada bazı sorular belirmektedir: Aktörlerin bazıları güçlü bir kurumsal yapıyla temsil ediliyor (belediye gibi), bazı aktörler ise, hiç örgütlenmemiş ve kendisine

ait bir güç olduğunu henüz farkında bile olmayan kitleler (yoksullar, gecekondulular ya da orta alt
sınıflar, göçmenler gibi) olması kabul edilebilir mi?
Ya da bazı aktörler, bir araya geldikleri mekanlara
göre toplumsallaşmış veya bir cemaat oluşturmuş olduklarından, mekan üzerinden (ve sosyolojik olarak bazı belirsizlikler taşıyabilecek biçimde) adlandırılmış olabilirler mi: Üniversite, cami- cemevi-tekke gibi, ya da bir camiden belirli bir konjonktürel toplumsal duyarlılık nedeniyle harekete geçen ad-hoc oluşumların/mahalle cemaatlerinin, bir mekanla adlandırılması [ODTÜ, Hacıbayram(lılar), Hacettepe kabadayıları, Ankaralı ressamlar, hal esnafı] gibi?

Bu aktörlerden bazıları (örneğin sınıflar), kendilerinin bir aktör olduğu/olabileceği bilincinde olmayabilirler ve kenti etkilemek için bilinçli olarak hiç bir şey yapmamış ve yapmaya da niyetli olmayabilirler. Ancak onların nesnel varlığı, hiçbir etki yapmasalar bile, potansiyel olarak kentsel bir aktör olarak görülmelerine neden olmalı mı?

Diğer yandan, sanatların/entelektüel bir sürecin kenti etkilemesi ve dönüştürmesinde aktör olan kimdir? Var mı gerçek bir aktör, yoksa anonim bir süreç mi oluşuyor ve o anonimite, kendine dönemsel bir üslup yaratıp, birçok sanat kolunu birden etkileyen (diyelim Barok çağda, mimariden müziğe ve operaya ve mobilya

ve giyim-kuşama kadar her şeyde olduğu gibi, ya da Ankara’da yaklaşık 1930-1940 on yılında mimaride, müzikte, resimde, heykelde ve edebiyatta, modada görünür hale gelen “modernin” ruhu gibi) çoğul ve soyut bir güç mü kazanıyor? Söz konusu olan, bu gücün bir aktör gibi davranması mı? Ya da öyle bir şey hiçbir zaman yok da, sadece bir ruh/ geist mı var ve bu geist, bir kentsel aktör olarak düşünülebilir mi?

*

Tabloda yer alan aktörler, sadece içinde bulundukları zamana, toplumsal süreçlere/ana akımlara göre birden fazla yerde ve kategoride kentsel aktör olarak etki yaratabilirler. Yani belki bir kişi ya da topluluk, hem kentin en yoksulları katmanında yer alabilir ve
bu kimliği ile belediye yardımı/ kömür alıyor olabilir, hem de bir para-militer veya lümpen örgütlenmede yer alıyordur ve aynı zamanda bir caminin cemaati içindedir ve işsiz olduğu halde şoförler cemiyetinde ya da bir taksi durağında kayıtlıdır örneğin.

Diğer bir deyişle, kategorilerin kuruluşu kentsel aktörler bakımından bir aktörün yer alabileceği bütün farklı pozisyonları dikkate almaya çalışarak oluşturulmuştur. Bir kategoride yer alan bir aktör, başka bir kategoride de yer alabilir ve kendine göre kategoriler arası bir sentez oluşturarak kişisel (ya da örgütsel) kimlik/ güç belirleyebilir. Kategoriler sadece kentsel aktörler için, olası pozisyonlara/ konumlara göre düşünülmüştür.

Kentsel güç analizini kolaylaştırmak için oluşturulmaya çalışan kurgu, yine de birçok bakımdan, oldukça “şematik” kalmaktadır. Bunun başlıca nedenlerinden biri, kentteki bütün güçleri çapraz bir biçimde
kesen sosyal olgularım yarattıkları dinamizmi gösterememesidir. Örneğin kadınların gücü bu tabloda pek belirememekte. Tek başlarına bir kentsel güç oluşturmayan çocuklar, ya da etnik azınlıklar, engelliler ve farklı cinsel kimlikler için de, aynı şey söylenebilir. Olağanüstü durumlarda oluşan büyük sosyal kitleler, örneğin devlet eliyle yapılan sürgünler veya köy/kent boşaltmaları/ iç savaş/ tehcir gibi nedenlerle kente gelen göçmen kitleleri, savaş nedeniyle yoğunlaşan mülteciler gibi, dönemsel bir güç olabilecekler (geçici durumlar) de, bu analizde görünür değildir.

ABB’nin vizyon ya da programlarından (pozitif ve negatif yönlerde) etkilenebilecek olan toplumsal güçlerin ve yapıların kimler olabileceklerine ve olası pozisyonlarına dair, kolaylaştırıcı bir tablo, geliştirmeye açık bir biçimde, aşağıda yer alıyor.

Tabloda görüldüğü gibi, her kentin kendine özgü formasyonuna göre, her düzeydeki kategoride adlandırılabilecek, onlarca hatta bazen yüzlerce aktör adı sayılabilir.

Öncelikle ana sınıflandırmanın ve kategori alt başlıklarının bulundukları yerin (sistematiğinin) doğru olup-olmadığının belirlenmesi, varsa eksikliklerinin tamamlanması ve düzeltilmesi vb sonrasında, tablo daha işlevsel hale gelecektir. Bu aktörlerin her biri, kendine göre bir kimliğe, örgüt tarihine/ toplumsal tarihe ve geleneğine, maddi olanaklara ve parasal kaynaklara, yasal haklara, kentli hemşeri grupları bakımından kabul edilmişlik düzeylerine vb sahip, ya da bunlardan yoksun olabilir. Bu aktörlerin gücü, etki yarıçapı ve kenti dönüştürücü etkileri, bu aktörlerin özelliklerine göre (konjonktürel olarak) belirlenmekte ve değişmektedir.

Muhalefet, nerede tek başına, nerede bir ittifaklar cephesiyle, hangi kaynaklardan bilgi derleyerek, olası hangi engelleyici güce karşı nasıl davranabileceği konularını, Ankara’daki etkin aktörlerin güç yapısındaki konumlanışa/haritaya göre tasarlayabilir.

Böylece her kent (belki sadece Ankara) için, kentin
her hangi bir sorunu ve projesi/ programı/ vizyonu vb konularında, kentsel aktörlerin kimler olabileceği, olası pozisyonları, olası eylem (ya da eylemsizlik) stratejileri, eylem yaptıklarında kullanabilecek güçleri ve araçları vb. üzerine düşünmek bakımından, yukarıdaki tablonun, kolaylaştırıcı bir yararı olabilecektir.

*Bu yazıyı okuyan ve düzeltilmelerde görüşlerinden yararlandığım M. Onur Yılmaz, Nermin Atılkan ve Fırat Yumuşak’a çok teşekkür borçluyum.

 

Kent/Ankara için, Kentsel Varoluş Biçiminde ve Kentin Geleceğinde, Etkili Toplumsal Aktörler

1. Kentsel toplum ve toplumsal katmanlar

1.1. Kentte yaşayan kadın ve erkek yurttaşlar/ kent halkı/ kent sivil toplumu (etnik ve din- mezhep ayrımı yapmaksızın sınıflar)

1.1.1. Üst sınıflar (sermaye sahibi, mülkiyet sahibi, meslek sahibi, yüksek gelirli vb.)

1.1.2. Orta sınıflar (küçük-mülk sahibi, orta düzeyde gelir, orta-üst düzeyde eğitim)

1.1.2.1. Orta üst sınıflar: Beyaz yakalılar (meslek sahipleri, bürokratlar, küçük sanayici ve tüccarlar, vb.)

1.1.2.2. Orta alt sınıflar: (esnaf, kendi işinin sahibi ve bu tür işyerlerinin ücretli çalışanı, mavi yakalılar-ücretli işçiler, orta eğitimliler)

1.1.3. Alt sınıflar (mülk sahibi olmayan, düşük gelirli ücretli veya işsiz, güvencesiz ve az eğitimli)

1.2. Sosyal örgütlenmeler

1.2.1. Sivil toplum örgütleri yönetimleri

1.2.1.1. Bir çıkar birliğini amaçlamış örgütler, dernekler, birlikler (inşaatçılar, taşeronlar, şoförler, vb. türü küçük üretici dernekleri)

1.2.1.2. Kamu (ya da kendi kamusunun) yararını amaçlamış örgütler, dernekler (eşitlik, ekoloji, insan ve kadın hakları türü amaçlarla veya etnik amaçlarla çalışan dernekler, mahalle ve hemşeri örgütleri )

1.2.1.3. Enformel örgütlenmeler ve kentsel muhalefetin ad-hoc örgütlenmeleri

1.2.2. Politika ve ideoloji örgütlerinin liderleri- yönetimleri

1.2.2.1. Siyasi partilerin kent (il) örgütleri yönetimleri

1.2.2.2. Cami, cemevi, kilise vb. gibi (mahalle veya semt, kent ölçeğinde) inanç yapılarının yönetici cemaat kurulları, örgütleri/ dernekleri

1.2.2.3. Medya: Gazete ve TV (yerel ve ulusal ölçekte ama kenti etkileyen) yayını yapanlar, yönetim kurulları

1.2.2.4. Sosyal medya aktörleri/ ağa giren ve çıkan bireyler

1.2.2.5. Para-militer örgütlenmelerin (devletin, ya da siyasi partilerin görünmez ama kritik zamanlarda beliren provokatör/ örgüt gibi) –gizli- yöneticileri

2. Kamu örgütleri / kenti kontrolü altında tutan kamusal kurumların kenti etkileyen aktör olarak yönetici çekirdekleri

2.1. Merkezi devlete ait yapılar [güvenlik güçleri, polis ve şiddet kullanabilen güçler, mahkemeler, din adamları, devletin eğitim, sağlık, yönetim bürokratları vb. (vali, örgütlenme şemalarına göre polis dallarının -örneğin trafik- şefleri, kentin geleceği hakkında karar veren mahkeme veya yüksek mahkeme heyetleri, imamlar, vaizler vb.)]

2.2. Yerel yönetim [Belediye ve alt kuruluşları (su, kanalizasyon, ulaşım, enerji, yol-köprü vb. işletme ve bakım ofisleri yöneticileri), zabıta ve denetim örgütleri, belediye meclisleri ve komisyonları ve başkanları vb.]

2.3. Muhtarlar

3. Yarı kamu örgütleri (özel bir kanunla kurulmuş örgütler)

3.1. Sanayici, tüccar ve esnaf odaları, birlik yöneticileri

3.2. Meslek odaları (tabip, avukat, mühendis- mimar vb. odalar-birliklerin yönetimleri)

3.3. Sendikalar ve üst birlikleri, federasyonlar, konfederasyonları yöneticileri

4. Ekonomik örgütlenmeler (mal ve hizmet üretimi)

4.1. Formel sektör

4.1.1. Özel sektöre ait üretim yerleri, mal ve hizmet üretimi (inşaat ve emlak sektörü dahil) yapılan yerlerin yönetimleri/ yönetici kurulları

4.1.1.1. Çok sayıda ücretliyi çalıştıran işyerleri

4.1.1.2. Küçük işyerleri

4.1.2. Finans sektörü: Bankalar, kredi kuruluşları, sarraflar, sigortacılar ve kentteki diğer yöneticiler (ve onların kentle ilgili kredi- faiz verme, yatırım yapma gibi kararlarını/ politikalarını belirleyen daha üst düzey -ulusal/ uluslararası- yöneticiler

4.1.3. Teknolojik inovasyon sektörü: üretimde, gündelik yaşamda kullanılan otomasyon teknolojilerini (ulaşım/ iletişim/inşaat,
üretim benzeri sektörlerde kitleselleşme, otomasyon ve robotlar vb teknolojilerini/ araçlarını) yaratanlar veya ithal edenler ve yaygınlaşmasını sağlayanlar

4.1.4. Kooperatif (üretim, konut, tüketim vb.) ve federasyon/ konfederasyonları yöneticileri- kurulları

4.1.5. Emlak sektörü, yasal kentsel arazi pazarlama hizmeti sunan emlakçılar, özel sektör olarak kentsel arsa üretimi ve “land development” yapanlar (ve örgüt yöneticileri),

4.2. Enformel sektör

4.2.1. Tutunmaya çalışan ve kötü koşullarda, dezavantajlı konumu kabullenerek geçimlik düzey tutturmaya çalışarak (ve bazen işyeri olmaksızın, evde veya seyyar olarak gezerek iş yapanlar) mal ve hizmet üretenlerin dayanışma ağları/dernekleri/ vb.

4.2.2. Başkasının emeğine ve hakkına (ya da topluma ait olması gerekene) el koyanların örgütleri

4.2.2.1. Spekülatörler, kentsel arazi ve diğer tür mal-emlak/para vb. spekülasyonu yapanlar (ve örgüt yöneticileri)

4.2.2.2. Rüşvet türü ilişkileri organize edenler ya da rüşvet/ kayırma vb. ilişkisi içinde anahtar konumda olanlar

4.2.2.3. Mafya türü ilişki-örgüt içinde olanlar, zorbalık, haraç-hırsızlık ve şiddet eylemi örgütlenmeleri yöneticileri

5. Kültürel-sanatsal ve entelektüel, üretimler ve örgütlenmeleri/ anaakım veya akıntıya karşı, eleştirel ve muhalif düşünsel/sanatsal üretim yapan kentsel entelijensiya

5.1. Bilgi-kültür üretenler/kentsel bilimsel veya örtük bilgiyi genişleten-zenginleştirenler

5.1.1. Üniversitelerde kentle ilgili bilimsel, inovatif/kent politik katkı üretenler

5.1.2. Üniversite dışında (ama üniversiteyle bağlantılı olabilen) inovasyon, bilimsel araştırma/ tartışma kuruluşları yöneticileri, araştırmacılar ve yazarlar

5.1.3. Kentsel folkloru/kent kültürünü en alt düzeyde üretenler, kente ait menkıbeleri/ mucizeleri/sırları/ efsaneleri/masalları ve ninnileri/ ürküleri söyleyenler, anlatanlar ve aktaranlar, grafitileri çizenler, duvar yazılarını yazanlar, kent kültürünü oluşturmaya katkıda bulunan lokantaları/pastaneleri/kafeleri/ kahveleri/kitapçıları vb. işletenler, tiyatro- sinema salonlarını yönetenler

5.2. Sanatsal üretim yapılan yerlerde (güzel sanatların üretildiği atölyeler, provaların ve performansın yapıldığı yerlerde, örneğin sinema ve tiyatro salonlarında) ürünlerini sunanlar

Yorumlar (0)

Bu içerik ile henüz yorum yazılmamış