Fail belliydi, niyet açıktı, cezasızlık sistemliydi. Ama bazıları hâlâ buna “olay” diyor. Bazıları hâlâ yangını örtmek için “provokasyon” sözcüğünü kullanıyor. Ve devlet, 32 yıldır parmağını bile oynatmıyor.
Her yıl, temmuz ayının ikinci günü, zaman Sivas’ta, Madımak Oteli’nde durur.
Çünkü 2 Temmuz 1993, bu ülkenin en karanlık günlerinden biridir.
Ve Madımak, sadece bir otel değil; bu topraklarda aydınlığa, özgürlüğe, eşitliğe dair ne varsa yakıldığı yerdir.
Aziz Nesin, olayların hemen ardından yaptığı basın açıklamasında dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’i, DYP-SHP koalisyon hükûmetini, dönemin başbakanı Tansu Çiller ile yardımcısı Erdal İnönü’yü sert bir dille eleştirmişti:
“Bir devlet var, diyordum ben. Bir devlet var, inanılacak devlet var. İyi-kötü, yanlış yapıyor-doğru yapıyor ama devlet var. Elbette bunu önleyecekler. Bu kadar ödün verilemez, diye düşünüyordum. Yanılmışım.”
Aziz Nesin’in yüreğinden dökülen o sözler, aynı zamanda halkın hafızasına kazınmış bir uyarı olmalıdır.
Bugün o yangının külleri hâlâ sıcak.
Çünkü bu ülkenin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 6 Eylül 2023 yılında, ikinci kez af yetkisini kullanarak, Madımak katliamının asli faillerinden Hayrettin Gül’ün ömür boyu hapis cezasını kaldırdı.
33 aydının, sanatçının, fikir insanının diri diri yakıldığı, 2 otel çalışanının öldüğü bir katliamın faillerinden biri, "sağlık sorunları" bahanesiyle serbest bırakıldı.
…
O gece Madımak Oteli'ni ateşe verirlerken, üç şair otelin merdivenlerine oturdu. İçlerinden biri endişeyle sordu:
"Olaylar büyür de birimize bir şey olursa ne yaparız?"
Ve Metin Altıok’un yanıtıysa, yaşananları özetliyordu:
"Kalanlar, ölenler için şiir yazar..."
…
Ekin Dağdelen’den bir şiir.
2 Temmuz 2025
MADIMAK
Üç yanı denizlerle çevrili ülkemin,
otuz üç yanında şiirler kanar,
ağıtlar yanar.
Ey sevgili,
şiirler ölenlerin ardından mı yazılır?
Oysa ki aşk ölümden sonra da yaşar.
Matem midir senin yokluğun?
Yoksa küllerinden doğan bir aşkın fırtına öncesi sessizliği mi?
Aydınlıklar,karanlıktan doğar.
Sahi kim bu aydınlık?
Kimlerin aydınlığı , üstümüzde ki bu karanlık?
…
O gece Sivas’ta ölenleri isimlerini unutmamak, unutturmamak zorundayız.
• Muhlis Akarsu – 45 yaşında, sanatçı
• Muhibe Akarsu – 45 yaşında, Muhlis Akarsu’nun eşi
• Gülender Akça – 25 yaşında
• Metin Altıok – 53 yaşında, şair, yazar, felsefeci
• Mehmet Atay – 25 yaşında, gazeteci, fotoğraf sanatçısı
• Sehergül Ateş – 30 yaşında
• Behçet Sefa Aysan – 44 yaşında, şair
• Erdal Ayrancı – 35 yaşında
• Asım Bezirci – 66 yaşında, araştırmacı, yazar
• Belkıs Çakır – 18 yaşında
• Serpil Canik – 19 yaşında
• Muammer Çiçek – 26 yaşında, aktör
• Nesimi Çimen – 62 yaşında, şair, sanatçı
• Carina Cuanna Thuijs – 23 yaşında, Hollandalı akademisyen
• Serkan Doğan – 19 yaşında
• Hasret Gültekin – 22 yaşında şair, sanatçı
• Murat Gündüz – 22 yaşında
• Gülsüm Karababa – 22 yaşında
• Uğur Kaynar – 37 yaşında, şair
• Asaf Koçak – 35 yaşında, karikatürist
• Koray Kaya – 12 yaşında
• Menekşe Kaya – 15 yaşında
• Handan Metin – 20 yaşında
• Sait Metin – 23 yaşında
• Huriye Özkan – 22 yaşında
• Yeşim Özkan – 20 yaşında
• Ahmet Özyurt – 21 yaşında
• Nurcan Şahin – 18 yaşında
• Özlem Şahin – 17 yaşında
• Asuman Sivri – 16 yaşında
• Yasemin Sivri – 19 yaşında
• Edibe Sulari – 40 yaşında, sanatçı
• İnci Türk – 22 yaşında
Unutmayacağız, unutturmayacağız.
Madımak, halkın kardeşliğinin, barışının, eşitliğinin simgesidir. O gece alevlere teslim edilen umutlarımızı küllerinden yeniden doğurmak zorundayız.
Yorumlar (0)