Her türkünün bir hikayesi, her hikayenin bir türküsü vardır elbet ve bir çok yer ile ilgili türküler yazılmıştır. Şüphesiz hiçbir türkü “Mamak Türküsü” adıyla bilinen o türkü kadar yaygınlaşmamıştır. “Mamak Türküsü” Kemal Burkay’ın “Tutsaklar” adlı şiiridir. Kemal Burkay 1971 yılında Mamak askeri cezaevinde hükümlüyken yazmış ve 1975 yılında “Dersim” adıyla yayımlanan kitapta yer almıştır. Birkaç yıl sonra “Yeni Türkü” tarafından bestelenmiş. Her ne kadar “Buğdayın Türküsü” adlı albümde “Sonbahardan Çizgiler” adıyla yer alsa da herkes tarafından Mamak Türküsü olarak bilinmektedir. 12 Mart 1971 askeri muhtırası ve 12 Eylül faşist darbesi ile yoğunlaşan baskı ortamının en önemli simgelerinden biri Mamak Askeri Cezaevi’dir.
Görüş kapılarında mahkumların yakınlarına, içerisinde siyasi mahkumlara uygulanan işkencelerle toplumsal hafızaya kazınmıştır Mamak. Mamak bir asker ocağıdır aynı zamanda. Toplumun her kesiminin bir tanıdığının yolu askerlik nedeniyle Mamak’a düşmüş ve burada yaşadıkları acı-tatlı anılarla gittikleri yere taşınmıştır Mamak. Mamak, bir yandan da çöplüğüdür Ankara’nın… Ankara’nın kuruluşuna kadar dayanan Mamak’ın bu sorunu “Mamak, Ankara’nın çöplüğü olmayacak” kampanyalarına rağmen çözülemedi.
Eski çöplük üzerine kurulan mahallede zaman zaman çıkan kötü kokular ile hissettirirken kendini, yeni çöplük ultra modern yapısına rağmen geceleri yoğunlaşan kokusuyla hissettirir kendisini. Bir de Mamak’ın kömür depoları vardı gecekondulu yaşamın ayrılmaz bir parçası olarak… 1990’lı yıllara kadar doğalgaz tüketimi yaygınlaşmadan önce iki kömür deposu vardı Mamak’ın. Ne diyordu Mamak Türküsünde; “Kömür deposu boşaldı işte, Mamak’a sonbahar geldi” türküdeki bu depo Askeri Cezaevinin hemen dibinde Keçikıran’da diğeri ise Natoyolu caddesinde.
Gece gidilip sabaha kadar sıra beklenen yerlerdi buralar. Hurda kamyonlarla bir şekilde eve getirilen kömür komşularla birlikte taşınırdı kömürlüğe. Kömür taşıma, kopup gelinen köy yaşamının bir izi olarak imecenin yaşatıldığı bir seansa dönüşürdü. Şimdi gecekondulu yaşam 1990 sonrası imar yoluyla epey azaldı ve önemli bir oranda dar bir alana sıkıştı. Bu dar alanı da kentsel dönüşüm adını verdikleri yerinden etme yöntemiyle yok etmek istiyorlar. Halbuki kurulduğu günden beri Mamak’a karakterini veren en önemli şeydi gecekondu. İlk gecekondunun kurulduğu gün başlayan dayanışma ve direnme kültürü ile bezenip, yapının ayağa dikilmesiyle devam eden bir yaşama biçimiydi gecekondu. Bu yaşama biçimi önündeki bir karış toprağa dikilen kavak ağacı ve önünde bahçe olarak karık karık ekilen domates, soğan, yeşil fasulye ile hayattaki yerini alırdı.
Yaz akşamlarında konu komşu ile beraber bir bardak çayın paylaşıldığı bir vaha olurdu gecekondunun önü. Önündeki küçük camekan giriş, devrimci gençlerin gece nöbetinde karanlıktaki güvenli uğrak mekanı idi. Mamaklı olmanın temsil ettiği dayanışma duyguları, ortaklaşma ve paylaşma değerleri Mamak’ı var etmişti ilk kurulduğu günden beri. Tabi bu değerleri nostaljik olarak sürdürmek değil gayemiz…
Bugünün koşullarında ortaya çıkan değerleri toplum yararına kullanarak, insanların sağlıklı ve kaliteli kentlerde yaşamasının bir hak olduğunu kabul ederek ortaklaşmayı ve paylaşmayı yeniden var edebiliriz. Bu değerleri ancak toplumun birikimlerine bir avuç azınlığın el koymasına karşı çıkarak var edebiliriz. Mamak’ın cezaevi, askerlik, çöplük ve kömür deposu gibi sembollerinin yerine Mamaklıların hissettikleri geçmişten bugüne yaşadığı değerlerin tekrar göz önüne çıkarılması gerekiyor. En kaba haliyle neo-liberalizmin ve küreselleşmenin ülkemizdeki ve ortadoğudaki sosyal devletin son kalıntılarını yok etmeyi kendine misyon edinen AKP hükümeti, biat ve sadaka kültürü ile toplumu sessizleştirme çabasında…
Bu yaratılan iktidara bağımlı toplum modelinin bir sonucu olarak Mamak’a tekrar sonbaharı getiren AKP’ye karşı Mamak’ın yeniden hatırlanmasının zamanıdır. Sanata saldırının ayyuka çıktığı, TÜSAK yasa tasarısının tartışıldığı bugünün koşullarında Mamak’ın gecekonduda vücut bulan dayanışma duyguları, ortaklaşma ve paylaşma değerlerini Ankara’nın son açık hava sineması “YÜCEL SİNEMASI” üzerinden formüle ederek AKP sarısını Mamak’tan kazıyacak bir iradeyi yaratmak gerekiyor. Ne dersiniz? Var mısın? Var mıyız?
Yorumlar (0)