Biz şimdi alçak sesle konuşuyoruz ya
Sessizce birleşip sessizce ayrılıyoruz ya
Anamız çay demliyor ya güzel günlere
Sevgilimizse çiçekler koyuyor ya bardağa
Sabahları işimize gidiyoruz ya sessiz sedasız
Bu, böyle gidecek demek değil bu işler
Biz şimdi yanyana geliyor ve çoğalıyoruz
Ama bir ağızdan tutturduğumuz gün hürlüğün havasını
İşte o gün sizi tanrılar bile kurtaramaz

Cemal Süreya

Necmiye Alpay ve Türkçe Sorunları Kılavuzu ve Terör ve...

Wikipedia’da sorguladığınızda, Necmiye Alpay, dilbilimci olarak tanıtılıyor. Öncesinde üniversitede “iktisat” öğretirdi. Bana sorsalar, Necmiye Alpay’ı 68’li bir solcu diye anlatmaya başlardım. Ankara’nın Gayrıresmi Gazetesi'nde anlatıyorsam: Alpay’ın Ankaralı olmasına vurgu yapar; 1968’i Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesinde karşılamış olduğunu da eklerdim.

Necmiye Alpay ve Türkçe Sorunları Kılavuzu ve Terör ve...

Bir de “doğrudan demokrasi”nin erdemine inanan solculardandır demeyi de ihmal etmezdim. Nitekim Alpay da, kendini tanımlarken 68’li olmayı başa koyuyor. Şiir Saati dergisinin, Gezi Direniş’inden sonra çıkan 2013 yaz sayısında:

“Gezi bende güçlü bir biçimde 68’i çağrıştırıyor”
diye başlar. Gezi Direnişi için “Gezi ne de olsa benim mahallemdedir. İlk çadırlardan itibaren her gün gittim oraya. Sosyo-politik bir şenlik. Bir doğrudan demokrasi yaşantısı. Gecekondu masalar ve gecekondu büfelerle başladı, giderek kütüphane, kürsüler ve sahneler oluştu... Gezi’ye eklemlenen Taksim ise her şeyiyle bir 1 Mayıs replikasıydı. 1 Mayıs halkı meydanını geri alıyordu.” diye anlatır.

1969’da SBF’den mezun olduktan sonra Fransa’da İktisat üzerine doktorasını tamamlar. TKP’lidir ve şiddet karşıtıdır. Yurda döndükten sonra SBF’de öğretim üyesiyken, 12 Eylül gelir ve Mamak Cezaevi ile tanışır. İktisat yerine Dil’e olan ilgisi, 12 Eylül’de üç yıllık hapiste öne geçer. Cezaevinden çıktıktan sonra çeviriler yaparak geçimini sağlar. Üniversite hayatına, Türkçe üzerine verdiği derslerle geri döner.

Türkçe Sorunları Kılavuzu:

Necmiye Alpay ve kitapları, konuşma ya da yazıyla/yazınla ilgilenen (özellikle spikerlik ya da düzeltmenlik/editörlük yapan) herkes için önemli kaynaktır. Dil meselesi, netameli konudur. Sayfalarda yazarken, sahnede ya da ekranda konuşurken ardarda yapılan yanlışlar, kültür/sanatla uğraşanların canını sıkar.

Dilin doğru kullanılmasını savunanlar, az biraz da seçkinci bir tavır içindedirler. Yapılan hatalar, hata yapanların kafalarına kafalarına vurularak gösterilir. Dedik ya, dil konusu netameli bir meseledir: yapılan yanlışlar vurgulanırken, doğru olarak sunulanların da sorunlu olduğu durumlar çok sık karşımıza çıkar.

Necmiye Alpay’ın tarzı, diğer dilcilere benzemez. Hata yapanın kafasına vurmak yerine, sorunların doğru yorumlanması ve çözümlenmesi üzerine bir mantık dizgesi sunmaya çalışır. Bundan dolayı olsa gerek ki: kılavuzunun ismi de “Türkçe Sorunları Kılavuzu”dur. Alpay, “hata” vurgusu yapmak yerine sorunlu alanlara dikkat çekmeyi tercih etmiştir.

Kitapta, genel olarak kullanımı sorunlu sözcükleri/ yazım ya da söyleyişleri incelerken, alfabetik bir sözlük yapısı oluşturmuştur. Sadece yazım sorunlarına değil, söyleyiş sorunlarına ya da yerli yersiz kullanılan deyimlere/sözcüklere de yer verir, harf sırasına göre düzenlenmiş bu kılavuzda. Diyelim yazım işaretlerinden, kesme işareti ya da noktalı virgül’ün kullanımına mı takıldınız, Necmiye Alpay, örnekleriyle açıklar madde madde... Kelimelerin kökenleri ve yabancı dilden gelmiş kelimelerin özgün hallerine uygun karşılıklarla da ilgilenir, Necmiye Alpay kılavuzunda. Yani yazı ile ilgilenenler için adeta bir hayat kurtarıcıdır, Türkçe Sorunları Kılavuzu...

“Sadece” barış

Necmiye Alpay, Türkçe’ye sevdasının yanında, şiddet karşıtı bir barış sevdalısıdır aynı zamanda. “Sadece” sözcüğünün kullanımı üzerine enfes bir yazısı

vardır mesela (8 Temmuz 2010 – Radikal). Bir dil bilimci olarak aslında barış yanlısıymış gibi görünen şiddetperverleri avlar yazısında:

“Bu işin sadece askerî yöntemlerle çözülmesi mümkün değil.”

Kürt sorunuyla ilgili olarak her gün yinelenen cümlelerden biri bu. İlk bakışta askerî yöntemler sorgulanıyor bu cümleyle. Gerçekten öyle mi?

Anlamak için öğelerine biraz yakından bakalım. Belirleyici öğelerinden biri, “sadece” sözcüğü. Bizi askeri yöntemlerden kurtaracak bir iksir damlası gibi duruyor orada bu sözcük. Peki, gerçek işlevi ne? Sadece’nin işlevini açığa çıkarabilmek için, cümleye bir de bu öğe olmadan bakalım:

“Bu işin askerî yöntemlerle çözülmesi mümkün değil”.

Demek ki “sadece” sözcüğü, ilk bakışta göründüğünün tam tersi bir işlev görüyor burada: askerî yöntemleri dışlama işlevini değil, dahil
etme işlevini görüyor. Askerî yöntemlerden kurtulmayı öneriyormuş gibi görünüp, o yöntemleri kalıcılaştırıyor.”

Necmiye Alpay’ı, Aslı Erdoğan’la birlikte Özgür Gündem Gazetesinin yayın danışma kurulunda görev almasını gerekçe göstererek “silahlı terör örgütüne üye olduğu iddiası” ile tutukladılar geçenlerde!? Özgürlük sevdalısı Necmiye Alpay ve Aslı Erdoğan’ın özgürlüğünün kısıtlanması, Türkiye için utançtır!

Haber Aydın Bodur

Yorumlar (0)

Bu içerik ile henüz yorum yazılmamış

İlginizi Çekebilir