Biz şimdi alçak sesle konuşuyoruz ya
Sessizce birleşip sessizce ayrılıyoruz ya
Anamız çay demliyor ya güzel günlere
Sevgilimizse çiçekler koyuyor ya bardağa
Sabahları işimize gidiyoruz ya sessiz sedasız
Bu, böyle gidecek demek değil bu işler
Biz şimdi yanyana geliyor ve çoğalıyoruz
Ama bir ağızdan tutturduğumuz gün hürlüğün havasını
İşte o gün sizi tanrılar bile kurtaramaz

Cemal Süreya
Ucayip

Bu aralar “ucube’”denilince ne gariptir ki bir sanat eseri akla geliyor. Ülkemiz, heykel sanatındaki en son imtihanını ‘ucube’ diye etiketlenen, Mehmet Aksoy’un ‘İnsanlık Anıtı’ eseriyle vermekte. Yapımıyla başlayan tartışma ve çekişmelerin ardından, bitmeden kaldırılmasına karar verilen anıt-heykel üzerinden yaşananlara, geçmişten hatırlatmalarla bakacak olursak buralara nasıl geldiğimiz konusunu daha kolay kavrayabiliriz. 17 yıl önce Melih Gökçek’in yine Mehmet Aksoy’a ait ‘Su Perisi’ heykeline dair “içine tükürürüm böyle sanatın içine” sözünü söyleyebilmesinin gücüyle ilgili yaşananlar. Yetmişli yıllarda ‘Canım İstanbul’ heykelini müstehcen bulup kaldırılmasını isteyen zihniyetin yıllar sonra ardına gelen ‘Su Perisi’ne tükürmeye niyetli eylem, bu son yıkımın yanında masum mu kaldı sanki?

Melih Gökçek, Hitit Güneşi logosunu ‘Ankara’yı yansıtan bir simge olmadığı’ gerekçesiyle değiştirmişti. Ne var ki, onunla ilgili alerji de eskilere dayanıyordu. Sıhhiye Meydanı’nda 70’lerin sonunda dikilen, Hitit Güneşi içinde barışı simgeleyen geyiklerin yer aldığı heykel, dönemin belediye başkanı Vedat Dalokay tarafından yaptırılmaya karar verildiğinde, o dönem II. Milliyetçi Cephe’ olarak anılan koalisyon hükümeti projeye karşıydı. Hükümetin, Erbakan (Millî Selamet Partisi) kanadı İslâm öncesi, milliyetçi (Milliyetçi Hareket Partisi) kısmı Türkler öncesi Anadolu uygarlığına ait bir simge olmasından dolayı heykelin yapılmamasını istemişlerdi. Heykelin yapımında çalışan belediye işçilerine, olmayan yaya geçidini kullanmadıkları için valilik emriyle trafik cezası kesilmişti. Belediye zabıtaları da polislere “çimlere basma” cezasıyla karşılık veriyordu. Engellere rağmen, heykel 1978 yılında bitirilmişti.

Şehirleşmeden daha eski bir uğraş olan sanat, günümüzde medeniyetle beraber yol almaya devam etmektedir. Kars’ta heykeltıraş Mehmet Aksoy tarafından yapılırken de ‘İnsanlık Anıtı’na karşı olan muhafazakâr bir muhalefet zaten vardı. Başbakanın 8 Ocak 2011 tarihindeki şehri ziyaretinde ‘ucube’ tanımlaması ve ‘bir dahaki gelişime görmeyeyim!’ anlamındaki sözleriyle ülke gündemine geldi.

Belediye meclisinin aldığı kararla kaldırılmaya karar verilen heykel; estetik kaygısıyla mı, simgelediği konu yüzünden mi, sit alanı üzerinde olmasından mı, dinsel sebeplerden mi kaldırıldı? Kamuoyuna gerekçe ‘sit alanı üzerinde olması’ diye sunuldu. Bu gerekçeyi sunanlar, ‘burası sit alanı olduğu için, şuraya taşıyacağız” demiyorlar ki gerekçenin samimiyetine inanalım. İnsanlık Anıtı’ndan önce Kars’ta kaldırılan başka heykeller de var. Bunlardan bir tanesi şehrin simgelerinden kaz heykeli. Onun kaldırılma gerekçesi, Belediye Başkanı’nın açıklamasına göre ‘trafikte görüşü ngelliyor’ olmasıydı!

¬Yazıdan ve sözden önce form vardı. İnsanlığın yerleşik hayata geçiş öncesine dayanan, formlarla başlayan sanat kavramı, bir anlatım biçimi olarak günümüze kadar kültürel, coğrafi şartların etkileriyle şekillendi. Üretimleri sanat yapan değer, duygu ve düşüncelerin kişisel anlatımla estetiğe dönüşebilmesidir. Sanat, zihnin hizmetindeki kişisel ifade biçimi olup, özgür ve esnek bir alanda var olabilir. Siyasetin katı kurallı gelişime ve özgürleşmekten uzak tarzından farklı olarak, hayal gücünün sınırsızlığında dolaşır. Bu sebepten, bazıları için yabancı bir dil gibidir. Merak ve ilgi kavramayı başlatır. Dolayısıyla, ilgisiz olduğunuz bir konuyu kavramak ve anlamak size uzaktır. Sığ ölçülerdeki kendi ahlak anlayışlarını ‘sınırlar’ olarak gören zihniyetlerin beğeni değerleri bu durumda ifadesiz kalır. Görsel sanatların anlatım tekniğinin diğerlerine göre daha yalın olması anlaşılmasını kolaylaştırsa da, bir sanatçının ortaya çıkardığı eseri değerlendirmek her daim birikim ister.

 

Yorumlar (0)

Bu içerik ile henüz yorum yazılmamış