Aramızdaki yaş farklarından ötürü her ikisiyle de mektup arkadaşlığımız uzun sürmedi ama hiç tanımadığım insanların hayatından bir şeyler duymak, onlara kendi hayatımdan bir şeyler sunmak son derece heyecan vericiydi. Zarfın arkasındaki o renkli pullar bile beni heyecanlandırmaya yetiyordu. Sonra, farklı şehirlere, ülkelere giden arkadaşlarımla devam ettirdim mektup arkadaşlığını. İlerleyen yıllarda sanırım ben de cep telefonlarına teslim oldum. Ama özenle seçtiğin kâğıtlara, özenle seçtiğin kalemlerle duygularını dökmenin, sonra postanenin yolunu tutup güzelim pulları yapıştırarak heyecanla cevap beklemenin tadını almıştım bir kere... Ne zaman, nasıl başladı, hatırlamıyorum ama sanırım kartpostal merakım bu tadı devam ettirmek istememdendir.
Kartpostallar aslında bir nevi resimli, küçük mektuplar... Eskinin sosyal medyası... Kartpostalların tarihi de oldukça eski...1840 yılına uzanıyor. Dünyanın ilk “resimli kartpostalı”, o yıl yazar Theodore Hook tarafından Londra’dan atılıyor. Hook, yolladığı kartpostalı deseni elle çizerek kendisi tasarlamış. Bu ilk kartpostalın hikâyesi de, bence kartpostalların kendisi kadar ilginç... Hook kartpostalı kendisine yolluyor! Çizdiği desen de posta hizmetleri çalışanlarının bir karikatürü! Tahmin edilen o ki; küçük bir şaka yapmak istiyor. Bu kartpostal 2002’de, 31,750 Pound’a satılıyor.2 Ancak iletişim teknolojileri geliştikçe, kartpostallar unutulmaya yüz tutup koleksiyoncuların ilgi alanıyla sınırlı kalıyor.
Yine de belli ki, sosyal medyanın o sınırları kaldırdıkça aslında bir yandan da insanlar arasına mesafe koyan tarafı insanları tatmin etmemiş olacak ki; farklı platformlar ortaya çıkıyor. Postcrossing de klasik kartpostal geleneğinin yerini hiçbir şey dolduramaz diyen bir platform... Fikir Paulo Magalhães’e ait. O ve arkadaşı Ana Campos, 14 Temmuz 2005’de bir internet sayfası kurarak projeyi hayata geçiriyorlar. Amaçları, din, dil, yaş vb.den bağımsız olarak, insanları kartpostallar aracılığıyla bir araya getirmek... Sınırları tanımayan kartpostallarla, insanların birbirlerinin hayatına dokunmasına olanak tanımak...
Postcrossing’in bu eşitlikçi mantığı internet sayfasının kullanımına da yansıyor. Sisteme erişim ücretsiz... Sitenin kullanımı da oldukça basit... Siteye girip ücretsiz olarak üye oluyorsunuz. Kendinize bir profil fotoğrafı seçip bir hesap oluşturuyorsunuz. Kendinizi kısaca anlatan bir tanıtım yazısı yazıyorsunuz. Ve sonra, ilk kartpostalınızı yollamak için rastgele bir Postcard tanımlama numarası ve adres alıyorsunuz. Kimbilir, kim çıkacak karşınıza? Şimdi tek yapmanız gereken, tanımlama numarasını ve tabii adresi yazmayı unutmadan, kartı doldurup en yakın postaneye gidip atmak. Postcrossing sistemi geleneksel usulle işliyor. Kartpostalı zarfsız yolluyorsunuz.
Bir de sistem olabildiğince farklı insanın birbiriyle temasını hedeflediğinden karta kendi adresinizi yazmıyorsunuz. Kartpostalı yolladığınız kişi kartpostal kendisine ulaşınca üzerindeki tanımlama numarasını sisteme kaydediyor. Böylece kartınızın ulaştığını görüyorsunuz ve kartpostal almaya hak kazanıyorsunuz!3
Postcrossing’in dünya genelinde, 210 farklı ülkeden 793,919 üyesi var. Türkiye’den 11,522 üye olsa da coğrafi dağılım içerisinde payı % 1,5... Sisteme
en çok ilgiyi gösteren ülke sırayla Almanya,
Rusya ve ABD...4 Her ne kadar ‘touchnote’ gibi cep telefonundan kart tasarlama ve gönderme uygulamaları popülerliğini korusa da, geleneksel kartpostallara ilgi Postcrossing aracılığıyla hiç
de azımsanmayacak şekilde sürüyor. Platform üzerinden bugüne kadar 56.454.288 kartpostal, 286.086.950.478 km. yol kat ederek yollanmış. Diğer, bir deyişle bizim gezgin kartpostallarımız güneşe 956 kere gidiş-dönüş seyahat etmişler!5
Postcrossing bu ilgiyi sonuna kadar hak ediyor. Siteye her girdiğinizde, ana sayfada, sizi başka bir dilde yazılmış bir ‘Merhaba’ karşılıyor.
Ben bu satırları yazarken, Vanakkam, Ömür yazısı karşıladı beni... Tamil dilinde ‘Merhaba’ demekmiş. Ne güzel! Bazen de posta kutunuza düşmüş bir kartpostal bu ‘Merhaba’ gibi
yüzünüzü güldürüveriyor. Mesela, bir akşam kötü bir günün ardından eve geldiğimde, tam da benim gibi hayvanları çok seven, 11 yaşında bir kız çocuğundan aldığım kartpostal günümü aydınlatmıştı.
Aslında, Postcrossing aracılığıyla ne kadar da tek bir coğrafyaya değil, dünyaya ait olduğumuzu tekrar keşfettim. Senelerdir doğum günlerinde, yılbaşlarında vs. sevdiklerime kartpostallar atarım. Ama hiç tanımadığım biriyle, kartpostallar aracılığıyla kurduğum temasın sunduğu ‘dünyalı’ olma hissi bir başka güzel... Kartpostalların dünyasına açılan bu kapı, benim açımdan başka şeylere de ilham oldu. Bu yaz çocuklarla beraber gerçekleştirdiğimiz kartpostal atölyelerinde kendi kartpostalımızı tasarladık. Ve sevdiklerimize hediye ettik. Aslında kartpostal tasarlamak tahmin edilenden daha yaygın... Siz de kendi kartpostalınızı tasarlayabileceğiniz gibi, başka tasarım kartpostallara da birçok yerden ulaşabilirsiniz. Çeşitli cafeler, müzeler, sanat merkezleri... Kartpostallara meraklıysanız, ayrıca Ulus’taki PTT Pul Müzesi’ni ziyaret ederek filateli dünyasına misafir olmanızı öneririm.
Bu dönemde salgın nedeniyle pek çok ülkeye kartpostal yollanamıyor ve alınamıyor. Ama bu günler geçene kadar Postcrossing sitesini ziyaret ederek forumlara katılabilir, her ay farklı bir teması olan blog’da yazabilirsiniz. Kartpostallarınız şimdilik sizinle evde kalsın, bir sonraki dünya turlarına kadar!
1 Kartpostalları, hayvanları çok seviyor. ODTÜ Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi’nde doktora öğrencisi...
2 “Postcard”, https://en.wikipedia.org/wiki/Postcard#Historical_ overview
3 https://www.postcrossing.com/, erişim tarihi: 7 Nisan 2020.
4 Statistics, https://www.postcrossing.com/stats/users, https://www. postcrossing.com/stats/postcards, erişim tarihi: 7 Nisan 2020.
5 Countries and territories in Postcrossing, https://www.postcrossing. com/explore/countries, erişim tarihi: 7 Nisan 2020.
Yorumlar (0)