Biz şimdi alçak sesle konuşuyoruz ya
Sessizce birleşip sessizce ayrılıyoruz ya
Anamız çay demliyor ya güzel günlere
Sevgilimizse çiçekler koyuyor ya bardağa
Sabahları işimize gidiyoruz ya sessiz sedasız
Bu, böyle gidecek demek değil bu işler
Biz şimdi yanyana geliyor ve çoğalıyoruz
Ama bir ağızdan tutturduğumuz gün hürlüğün havasını
İşte o gün sizi tanrılar bile kurtaramaz
Cemal Süreya
YERELDE(N) YENİ SİYASET KÜLTÜRÜ İNŞASI için 5393 ve HAKLARIMIZ
Değerli yurttaşlarım merhaba,
“Yaşadıklarımızı düşününce baskın duygunuz ne(ler)dir?” diye sorsam ne dersiniz?
Yukarıda sizin için boş bıraktığım satıra yazacaklarınızı yazımın altına yorum olarak da yazarsanız sevinirim.
Ben de “baskın duygu” deyince aklıma gelenlerden birkaç tane yazayım. “Duygu” kelimesini duyduğum veya okuduğum zaman ilk aklıma gelen genellikle UMUT, ikincisi COŞKU olur. Her zaman önce umut ve coşku ile buluşur, sonra soruyu derinlemesine düşünmeye ve hissetmeye çalışırım. Biraz garip gelebilir ama bendeki sistem böyle çalışıyor…
Şu an “yaşadıklarımızı düşününce” umut ve coşku sonrası aklıma gelen MAHÇUBİYET oldu. Nerden çıktı diyenler için de şöyle kısa bir açıklamam olsun. Kısıtlı imkanları olan ülkemin en iyi okullarında eğitim almış ve 65 yaşına kadar olabildiğince maddi manevi tatminleri yaşamış biri olarak; ülkemizde yaşadıklarımızın nedenlerinden bir kısmının da benim ve “benim gibilerin” yap(a)madıklarından kaynaklandığına inanıyorum. Varsa, yanlış yaptıklarımız kadar yap(a)madıklarımızın da sorumlularından biri olarak ÜZGÜNÜM, MAHÇUBUM. Doğrudan ilgililerine ÖFKELİ olduğum kadar biz(ler)e de ÖFKELİYİM.
Üyesi, parçası olduğum yapıların hiçbirinin potansiyellerine uygun davranmadıklarını, hiç yaratıcı olmadıklarını, geleneklerimizi geleceğimizin altı yerine üstüne koyduklarını, etkilenmemek kibiri içinde etkile(ye)memeyi tercih ettiklerini gördükçe, hepimize daha da çok ÖFKELENİYORUM.
İlk soruya cevaben paylaştığım duygular ve nedenleri sonrasında ikinci sorumu yazayım.
Duygularımız ve nedenleri ile yüzleştikten sonra “ne/ler yapmam/ız iyi olur?”
“Mahçubiyetim ve Öfkem”in yerine “Umut ve Coşku”nun geçmelerine izin verdikten sonra neler yapmam/ız iyi olur sorusuna cevabım; etki alanlarımızda HAKLAR ve SORUMLULUKLAR farkındalığı yaratarak başlamak.
Sizler ne dersiniz bilemiyorum ama Laik Demokratik Türkiye Cumhuriyeti ve Sosyal Hukuk Devleti’nin ikinci Yüzyılının inşasını önemseyen yurttaşlarından biri olarak işe YERELDE(N) YENİDEN başlamanın olası adımlarını değerlendirmek gerek diye düşünüyorum.
Tam da bu nedenle, çok değer verdiğim Ankara’nın gayriresmi gazetesi SOLFASOL TV YouTube kanalında Yerelde(n) Yeniden Siyaset Kültürü İnşası için bir dizi sohbet yaptık ve şu anda okuduğunuz yazı ile de ilgili sürecin SOLFASOL Gazetesi arşivinde kalıcı hale gelmesini deniyorum.
Öncelikle, programımın sloganını “Kurtuluş Yok Tek Başına, Ya Hep Beraber, Ya Hep Beraber” olarak belirleyerek başladım. Bertol Brecht’in şiirinden alıntılanan ve çok anlamlı bulduğum sloganın, “Ya Hiçbirimiz” diye haykırılarak bitirilmesini içime sindiremediğim için meydanlarda da hep “Kurtuluş Yok Tek Başına, Ya Hep Beraber, Ya Hep Beraber” olarak haykırıyorum.
HEP BERABER deyince aklıma gelen kavramlar, yukarıda da yazdığım gibi; HAK ve SORUMLULUK oldu. Konumuz YEREL olunca, devamında da 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun ilgili maddelerini öne çıkarmam gerektiğini düşündüm ve programlarımın kaba kurgusu ile odaklanılan başlıklar şöyle oluştu.
- 4 Mart Salı akşamı saat 20.25’de konumuz “5393/ 9. Maddesi Mahalle ve Yönetimi”, konuklarımız Esatoğlu Mahallesi Muhtarı Özlem Ersöz ve Turkuaz Mahallesi Muhtarlık Azalarından Barış Altınsoy idiler. Mahallemizin sadece Muhtarımız tarafından değil, Azalarımızın da katılımları ile yönetilmeleri gerektiğinin altı çizildi. İlgili önceliklerin belirlenmesinde Mahallede yaşayan tüm komşuların HAKLARI ve dolayısı ile SORUMLULUKLARI olduğunun da…
- 11 Mart Salı akşamı saat 20.25’de konumuz “5393/ 13 Hemşehri Hukuku”, konuklarımız Av. Gökçe Bolat ve Av. Gökhan Candoğan, 18 Mart Salı akşamı saat 20.25’de yine aynı konuya devam ederken konuğumuz Prof. Dr. Sosyolog Ayça Kurtoğlu idiler. Aynı beldede yaşayan kişiler arasındaki iletişim, ilişki ve iş birliklerinin hem kentin hem de kendilerinin geleceklerini şekillendirebilmek süreçlerinde HAKLARI fark etmelerinin ne kadar önemli olduğunu hem hukukçu hem de sosyolog akademisyen bakış açıları ile değerlendirdik.
- 25 Mart Salı akşamı saat 20.25’de konumuz “5393/ 17 & 18 Belediye Meclisinin Görev ve Yetkileri”, konuklarımız Çankaya Belediye Meclis Üyesi Melek Güreş ve Yenimahalle Belediye Meclis Üyesi Özgür Yetiş Aslan idiler. Belediye Meclisinin yetkileri ve yaşam alanlarımızın şekillenmesi ile yaşam kalitelerimizin gerçekleştirilmesindeki rolleri hakkında değerlendirmelerden sonra kentliler ile Belediye Meclisi Üyeleri arasındaki kopukluğun giderilmesi için karşılıklı atılabilecek somut adımlar belirledik.
- 8 Nisan Salı akşamı saat 20.25’de konumuz “5393/ 24 İhtisas Komisyonları”, konuklarımız Çankaya Belediye Meclis Üyeliği adayı Şehir Plancısı Evrim Ulusan ile Çankaya Belediye Meclisi önceki dönem Üyelerinden Mali Müşavir Davut Özdemir idiler. Her iki uzman konuğumuz ile kendi meslek odaları özelinde ve tüm uzmanlıklar genelinde İhtisas Komisyonlarına katılım HAKKININ değerini, olası etkilerini konuştuk. Özetle; SORUMLULUK / SORUMSUZLUK en az geleneksel siyaset parçası Belediyelerimiz kadar Meslek Odalarımızda ve Kent Konseylerinde diye düşündük…
- 15 Nisan Salı akşamı saat 20.25’de konumuz “5393/ 37 & 38 Belediye Başkanının Görev ve Yetkileri”, konuğumuz Ovacık ve Tunceli Belediyelerinin önceki Başkanı Fatih Mehmet Maçoğlu idi. Halkın HAKLARININ farkındalığı ve DEMOKRATİK siyaset kültürü ile adil, dengeli, şeffaf yönetim biçimleri geliştirilmesinin önemi üzerine sohbet ettik. Hayaller ve DEĞERLER ortaklıkları ile geleceğin inşasında Belediye ve Halk MECLİSLERİN rolleri anlamlandırıldı.
- 22 Nisan Salı akşamı saat 20.25’de konumuz “5393/ 41 Stratejik Plan ve Performans Programı”, konuğumuz Çankaya Belediyesi Başkan yardımcılarından Anıl Çetin idi. İlgili süreçlerin daha katılımlı olarak yürütülmesi hatta 2026 ve sonrası için Stratejik Planın gözden geçirilmesi ile 2029 sonrası için hazırlıkları olası en kısa zamanda başlatılmasının yararlı olabileceği konusunda uzlaşıya vardık. Duyduk duymadık demeyin yurttaşlarım, HEPİMİZİN kendi Belediyelerimizin stratejik planlarının hazırlanması süreçlerine KATILMAK HAKKIMIZ ve SORUMLULUĞUMUZ var!
- 29 Nisan Salı akşamı saat 20.25’de konumuz “5393/ 76 Kent Konseyi”, konuklarımız İzmir Kent Konseyi önceki Başkanı Nilay Kökkılıç ve Çanakkale Kent Konseyi önceki Başkanı Saim Yavuz idiler. Kent Konseylerinin birer DEMOKRASİ OKULU oldukları ve Belediye Meclisi gündemine öneriler sunma HAKKIMIZ, Belediye performansının izlenmesinde de SORUMLULUKLARIMIZ olduğunda ancak ve ne yazık ki SORUMSUZ davrandığımız konusunda hem fikir olduk.
- 13 Mayıs Salı akşamı saat 20.25’de konumuz “5393/ 77 Belediye Hizmetlerine Gönüllü Katılım”, konuğum Ürgüp önceki Belediye Başkanı Bekir Ödemiş idi. 75, 76 ve 77. Maddelerin farklarından bahsederek, Belediyenin Sivil Toplum Örgütleri, Meslek Odaları, Kent Konseyi ve Gönüllüler ile olası ilişkilerini anlamanın iş birlikleri POTANSİYELİNİ keşfedip zenginleştirmede çok önemli ve değerli olduğunun altı çizildi.
- 20 Mayıs Salı akşamı saat 20.25’de konumuz “Yerelde(n) Yeni Siyaset Hayali ve İnşası”, konuğum Dr. Metehan Cömert idi. Eskinin kabuğunda yeni bir düzen arayışında YEREL Yönetimlerin ve Hemşerilerin HAYAL ORTAKLIKLARI ile cesaret verici yeniden başlayışlara alan açabileceği üzerinde duruldu. Ütopya, Ezber bozmak, Çoğunluk, Kapsayıcılık, Birliktelik, Müşterekler, …
Tümünün kayıtlarına hem SOLFASOL TV, hem de Mehmet C Peker YouTube sayfalarından ulaşabileceğiniz sohbetlerin amacına ulaştığını düşünüyorum. Umarım izledikten sonra sizler de aynı kanıda olursunuz. Lütfen değerli yorumlarınızı esirgemeyiniz.
Yeniden inşa için Hakların farkındalığı ile Sorumluluk almak için yerelde(n) yeniden HAYAL ORTAKLIKLARI ile başlamayı öneriyorum. Belki de yeni sezondaki birbirimizden öğrenmeler serisinin başlığı KENT/Lİ HAYALLERİ veya KENTTE HAYAL ORTAKLIKLARI olur…
Yorumlar (0)