Biz şimdi alçak sesle konuşuyoruz ya
Sessizce birleşip sessizce ayrılıyoruz ya
Anamız çay demliyor ya güzel günlere
Sevgilimizse çiçekler koyuyor ya bardağa
Sabahları işimize gidiyoruz ya sessiz sedasız
Bu, böyle gidecek demek değil bu işler
Biz şimdi yanyana geliyor ve çoğalıyoruz
Ama bir ağızdan tutturduğumuz gün hürlüğün havasını
İşte o gün sizi tanrılar bile kurtaramaz

Cemal Süreya

Çılgın Emlakçılar Zamanı

Çılgın Emlakçılar Zamanı

Son bir aydır, peşi sıra büyük emlak ve müteahitlik projeleri açıklanıyor. İstanbul’dan, İzmir’e ve nihayet Ankara’ya kadar ulaşan bir “inşaat açılımı”dır gidiyor; Nam-ı diğer “çılgın projeler”. Biz Ankara’da çok farkında olmasak da Anadolu’nun diğer illerinde de farklı ölçeklerde benzer projeler gündemde. Seçmenin ayağına deniz getirmek arabartılı seçim vaatleri listesinde ilk beşe bile zor girer artık. Ama keşke herşey Gökçek’in Eşeğe Ters Binmiş Nasrettin Hoca Heykeli projesindeki eşeğin ayağından çıkan asansörü eleştirmek kadar basit olsaydı. Yüzümüzü ekşiterek güler geçerdik. Ama malesef bu kadar basit değil herşey. Rantın emlak ve müteahitlik işlerinde olduğunu kavramış bir siyasi irade var karşımızda; malum “ustalık dönemi”. Mimar Sinan’ın örnek alınması boşuna olmasa gerek. Üretimle falan işin yürütülemeyeceğini anlamışlar. Açıklanan projeler sadece birer inşaat projesi olmanın ötesinde her biri büyük birer emlak geliştirme projesi. Doğrudan Başbakan’ın ağzından, müthiş bir pazarlama hamlesi ile 74 milyona ve hatta yabancı yatırımcılara aynı anda duyuruluyor.

Normal bir ülkede yaşıyor olsak, bu kadar büyük ölçekli projeler açıklanmadan önce proje alanlarında arsa el değiştirmeleri kontrol altına alınır, spekülasyonların önüne geçmek için alım satım sınırlamaları getirilirdi. Ama bu ülkede, gazeteciler olmasa da emlak spekülatörleri özgür. Duyduk duymadık demeyin; İstanbul’un kuzeyinde iki tane birer milyonluk kent kurulacak. Ankara’da beşyüzbinlik doğu kent yükselecek! Yeri yurdu belli olan bu projelerin yarattığı arsa spekülasyonunun çapını hayal edebilen var mı? Ankara’da emlakçıların son bir ha%adır 24 saat esasına göre çalışmaya başladığını tahmin etmek hiç zor değil. Ama asıl çalışmanın bu projeler açıklanmadan çok önce başladığı da şüphe götürmez bir gerçek. TMMOB Şehir Plancıları Odası Başkanı Necati Uyar’ın talebi ise hâlâ havada. “Son on yılda proje alanlarındaki arsa el değiştirmeleri (alım-satımlar) açıklansın! Ancak o zaman projelerin altında kimler ve ne olduğu ortaya çıkacaktır.

İşin içinde bunca çetrefillik varken projelerin neliğine bakmak ve değerlendirmek ise çok zor. Üstelik, 12 Haziran’dan sonra projelerden hangisini ikinci kez duyup duymayacağımız meçhulken bu çaba boşuna da olabilir. Zaman, çılgın emlakçılar zamanı dedik ya, Ulus’ta da durum farklı değil. 2003’ten bu yana belediye kaynaklı dedikodular ile yıldırılan Ulus esnafı çareyi yarı fiyatına bile olsa emlağını elinden çıkarıp gitmekte buluyor. Büyük Sanayi’de işlem tamam bile. Rüzgarlı Sokak esnafı tedirgin. Bir çok mal sahibi ve kiracı en az zararla kaçıp kurtulmaya razı hale gelmiş. Başka birileri de satışa çıkan dükkan ve arsaların peşinde olsa gerek. Büyük kentsel projeler bir emlakçı duyarlılığı ile yürütülüyor.

Ulus’ta esnaf da, yıllardır alışverişini Ulus’tan yapan Ankaralılar da üzgün, moralsiz, çaresiz. Kapanan 75 yıllık Akman Pastanesi’nin 38 yıllık komşusu gümüşçü, kapısına neden “KAPATIYORUZ” tabelası asmış? Gidip bir çayını için. Bir de o anlatsın size.

Yorumlar (0)

Bu içerik ile henüz yorum yazılmamış