Biz şimdi alçak sesle konuşuyoruz ya
Sessizce birleşip sessizce ayrılıyoruz ya
Anamız çay demliyor ya güzel günlere
Sevgilimizse çiçekler koyuyor ya bardağa
Sabahları işimize gidiyoruz ya sessiz sedasız
Bu, böyle gidecek demek değil bu işler
Biz şimdi yanyana geliyor ve çoğalıyoruz
Ama bir ağızdan tutturduğumuz gün hürlüğün havasını
İşte o gün sizi tanrılar bile kurtaramaz

Cemal Süreya

Çocuk Cezaevleri Kapatılsın!

Geçtiğimiz aylarda Sincan Çocuk Ceza İnfaz Kurumları’nda yaşanan olaylar ve öncesinde Pozantı, Şakran, Kürkçüler, ve Antalya’da çocuklara yönelik işkenceye varan kötü muamelelerden duyduğumuz rahatsızlık dolayısıyla Çocuk Cezaevleri Kapatılsın Girişimi üzerine bir söyleşi yapmak istedik ve girişim nedir, neyi hedefler, neler yapar gibi sorularımıza yanıt bulabilmek için girişimin bileşenlerinden İnsan Hakları Derneği Ankara Şubesi üyeleri Adnan Vural ve Evin Konuk ile görüştük.

Çocuk Cezaevleri Kapatılsın!

Girişim nedir, neyi amaçlar?

Çocuk cezaevlerinde yaşanan hak ihlalleri bu girişimi doğurdu. Çocukların kapalı alanda tutulmasının dahi olumsuz etkileri var. Bir de buna işkenceler ve hak ihlalleri eklenince, çocuklar için geri dönülemez tahribatlara yol açıyor. İlk başta 6 örgüttük (İHD, TİHV, ÇHD, ÖZGEDER, Gündem Çocuk, TUHADFED) şu an sayımız 28’e ulaştı. Çocukların cezaevinde bulunmamasını düşünerek böyle bir girişim başlattık.

Girişim ilk ne zaman başladı?

  1. V.: 2011 yılında Pozantı’da yaşanan olaylarla birlikte başladı. Bahsettiğimiz bu 6 örgütle yapılan tartışmalar sonucunda 6 ilde; İzmir, Ankara, İstanbul, Diyarbakır, Mersin ve Antalya’da çalışmalar başlatıldı. Antalya’da örgütlenme sıkıntısı yaşadığımız için aktif olarak çalışamıyoruz ama diğer şehirlerde girişim çalışmaları sürüyor.

 Girişim kapsamında ne gibi çalışmalar yürütülüyor?

İmza kampanyaları düzenlendi, devam ediyor. 10-11 Mayıs tarihlerinde Mersin’de bir panel düzenlendi. Akademisyenlerin yanı sıra, tutuklu çocukların ailelerinin de katılımıyla, halka açık bir toplantı oldu. Hem biraz daha görünür olmak, hem de meseleyi daha tartışılır hale getirmek amaçlandı. İnsanların çocuk cezaevleri gerçeğiyle yüzleşmesini istiyoruz. Çocuğun içerde yaşadığı şeyler, hukuki durum ne, diğer ülkelerde cezai sistemler, alternatifler, modeller neler; bunları konuştuğumuz bir paneldi. Katılamayanlar için panelin ardından neler konuşulduğunu sosyal medya ve basın aracılığıyla duyurduk.

Bahsettiğiniz işkence, kötü muamele ve hak ihlallerine örnek verebilir misiniz?

Doğrudan müdahale, hücreye kapatma, dayak haricinde de orada yapılan her şey sistematik bir işkence aslında. Örneğin tutuklu çocuklar gazete okuyamıyorlar, ailelerin gönderdiği kitaplar çocuklara verilmiyor. Sağlık haklarından yararlanamıyorlar, mesela dişleri ağrıyor, revire sevk ediliyorlar ama doktor geçiştiriyor, özen göstermiyor. Diyelim ki geçiştirmiyor, hastaneye sevk ediyor, hastaneye götürürlerken askerler çocukların ellerini arkalarından kelepçeleyerek ring aracına bindiriyorlar, oysa çocuğun kelepçelenmesi yasak. Aracın içerisinde de gelip giderken sürekli küfür, tartaklama oluyor, belki darp boyutuna varmıyor ama, yol boyunca psikolojik işkenceye maruz kalıyorlar. Uzaktan ifade alınması da bir işkence çeşidi (SEGBİS- Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi de deniyor). Çocuk bir odaya kapatılıyor, odada bir televizyon var mahkemeye bağlı, duruşmaya götürmüyorlar çocuğu, oradaki ekrandan ifadesi alınıyor ama avukatı ve ailesi yanında değil.

Haliyle çocuk kendini doğru ifade edemiyor. Kaldı ki çocukların avukatsız ifadelerinin alınması yasak. Ayrıca eğitim haklarından yoksun kalıyorlar, bu da bir işkence örneği, çünkü çocuklar okullarına devam edemiyorlar, sınavlarına gidip gelseler bile devamsızlıktan kalıyorlar. Cezaevlerini kampüs haline getirdiler, eğitim evlerini de o kampüsün içine taşıdılar. Sırf eğitim evi var demek için. Henüz davaları devam eden, haklarında verilmiş bir karar olmayan, yani tutuklu çocukları cezaevlerine koyuyorlar. Belki sonunda beraat edecekler, ama 5-6 ay tutuklu kalıyorlar. Hüküm yediklerinde eğitim evlerine sevk ediliyorlar. Eğitim evlerinin şartları cezaevlerine nazaran biraz daha iyi.

Dolayısıyla, tutuklanmış bir çocuk, daha ağır tedbirlere maruz kalıyor. Eğitim evlerinde çocukların sosyal olanakları var, eğitim alabiliyor, çalışabilecekleri atölyeler var. Ancak, çocuk cezai sisteminde acil, ivedi bir yargılama süreci yok, yani uzun süre tutukluluk durumu var. Öyle örnekleri var ki, normalde ceza alsa bu kadar yatmayacak. Tutukluluk sürecinde bir de şu var, çocuğu özgürlüğünden yoksun bırakıyorsunuz. 18 yaşın altında herkes çocuktur. Çocuğu özgürlüğünden muaf edecek her şeyden aslında çocuğun muaf olması gerekiyor. Cezai yöntemlere son çare olarak başvurulması lazım. Şimdiki sistem ise, çocuğun cezası kesinleşmeden gözdağı vermek amaçlı uygulanmaktadır.

  1. K.: Bu arada hak ihlali örneği olarak 5 yıl süreli hücre cezasını da eklemeden geçemeyeceğiz. Alternatif yöntemler olarak neler öneriyorsunuz? Alternatif olarak özellikle önerdiğimiz bir şey yok, bunu henüz tartışıyoruz. Farklı ülke modellerini inceliyoruz. Özellikle Mersin’deki çalıştayda bu alanda uzman kişilerle konuşuldu ve 18 yaş altı çocuk yargılamasının adalet sistemi dışına çıkarılması, bu bağlamda kapalı kurum önermeksizin alternatif çözüm yolları konusunda çalışmaların derinleştirilmesi kararlaştırıldı. Çocuk tutukluluğuna son verilmesini istiyoruz, ki buna son verildiğinde cezaevleri de anlamsızlaşacak zaten. Çocuğu sosyal hayattan koparmadan da kazanabilirsiniz. Ama şu anki sistem çocuğun ceza almadan cezalandırıldığı bir sistemdir. Çocuklar tutuksuz yargılanmalıdır, bu bile başlı başına çocuk cezaevlerini anlamsız hale getirecektir.

Yeni açılacak olan 15 adet F-tipi cezaevleri hakkında ne düşünüyorsunuz? Girişimin çalışmaları bu süreci nasıl etkilemiş olabilir?

  1. V.: Şu an mevcut 9 çocuk cezaevi var. Açılacak olan 15 F-tipi çocuk cezaevi de demek oluyor ki hepimizin kardeşleri, çocukları her an küçücük bir nedenden ötürü tutuklanıp cezaevlerine konmak isteniyor. Girişimin bu süreci yavaşlattığını sanmıyorum, kaynak bulsalar başlayacaklar. Bununla ilgili tabii ki görüşmelerimiz, önerdiğimiz şeyler var. Aslında yeni açılacak olan cezaevleri tartışmamızın gündeminde değil, çünkü biz çocuk tutukluluğuna son verilmesini, cezaevlerinin kapatılmasını isterken tekrar yeni açılacak cezaevlerini gündemimize alamayız.

Peki sizce cezai uygulamaların hafifletilmesi, çocukların suça itilmesini artırır mı?

  1. K.: Onu biz de tartışıyoruz aslında. Çalışmalar boyunca bu şekilde farklı tepkiler geldi; evet bu çocukları alet edebilirler doğru ama biz savunduğumuzla bunun önünü açmış olmayız. Bir iş yaparsınız, bunun bazı artıları, eksileri vardır, bir şeye hizmet eder; aynı zamanda bunu kullanan, bundan istifade edenler de çıkar, ama o yaptığınız şeyin kötü olduğunu göstermez, savunduğunuz şeyin haklılığını yitirmesine sebep olmaz. Bu süreçte siyasi ve adli tutuklu çocukları ayrı değerlendirmek gerekir gibi yaklaşımlar da oldu, ama biz 18 yaşından küçük herkes çocuktur, diyerek ayrım yapmaksızın tüm çocuklar için talebimizi savunuyoruz. Sistemin yarattığı çocuk katillerin hesabını da sistemden sormamız gerektiğini düşünüyorum.

Şu an var olan denetleme sistemi hakkında ne düşünüyorsunuz?

  1. V.: Devlet kontrolünde, önceden belirlenmiş günlerde, önceden belirlenmiş kişilerle görüşmeler yapılıyor ve yansıtılmak istendiği şekilde yansıtılıyor. Bize getirilen mektuplarda, politik tutuklu çocuklar kendilerinden çok adli tutukluları düşünüyorlar. Çocuğun başından geçen işkenceleri çok iyi biliyoruz, ama çocuk kendi durumunu anlatmak yerine yanıbaşındaki adli tutuklu çocuğun durumunu anlatıyor, “abi, (o) çok ağlıyor, çok dövüyorlar” diyor. Politik tutuklu çocuklar kendilerini koruyabiliyor, itiraz edebiliyor. Bunun sonucunda hücre cezası alıyorlar ama adli tutuklularda genelde direnme de yok, onların koğuş abileri, ablaları var; çocuklar en çok onların mağduriyetlerinden şikayetçi.
  2. K.: Bu girişim sadece politik çocuklara yönelik değil, tüm çocukları kapsayan bir girişim. Bu açılardan çocuk cezaevlerinin kapatılmasını istediğimiz gibi, eğitim evlerinin, bizim de içinde bulunduğumuz bağımsız kuruluşların denetimine açılmasını talep ediyoruz.
  3. V.: Çocukların üzerinden ailelere, topluma verilen bir gözdağı var. Mesela eylemlerde anne alınmıyor, annenin kollarından çocuk dövülerek alınıyor. İşte bu şekilde aileye ve topluma gözdağı veriliyor.
  4. K.: Bir de içeride bulunan çocukların 80%i tutuklu (suçu kanıtlanmamış, mahkemesi devam eden); yani hükümlü çocukların sayısından çok tutuklular var. Çocuk adalet sistemini geliştirmeyi tabii ki isteriz. Ancak, şu modeli belirleyin, gibi bir talebimiz yok, şu anda var olan modellerin tartışmasını yapıyoruz. Mesela Almanya modelinde, çocuk, adliyeye sokulmadan, sivil insanlar tarafından ifadesi alınıyor. Çünkü çocuğun otoriteyle karşılaştığında hisleri çok farklı olabiliyor. Bu modeli öneriyoruz demiyorum, ama böyle bir model de var.
  5. V.: [Pozantı’da ve diğer cezaevlerinde] Hak ihlallerinde bulunan görevliler, suçları işleyenler adli tıp raporlarına ve her yerde olan kameralara rağmen yargılanmadılar. Bu olayı yaşatanlar ve göz yumanlar cezasız kaldı. Girişimin üzerinde durduğu bir konu da bu. Pozantı’daki çocuklara borcumuz var. Olaydan sonra çocuklar dağa çıktı, çoğu intihar etmek istedi, yaşamları paramparça oldu. Ayrıca, Sincan’da iki defa yaşı büyütülerek ağır müebbet yemiş çocuklar da var. Geçmişte de örneklerini gördüğümüz gibi, Türk ceza sistemi, suçluyu cezalandırmaktan öte topluma gözdağı vermek amacıyla kuruluyor.

Mersin’deki panelde konuşulan noktalardan kısaca bahsedebilir misiniz?

  1. K.: Panelin ardından Facebook sayfamızdan yayınlanan sonuç bildirgesinden konuşulanlara ulaşabilirsiniz. Ayrıca çocuk yargılamasında “fiil ceza hukuku”ndan “fail ceza hukuku”na geçiş yapılması; yani çocuğun suç işleme nedenleri araştırılarak bu nedenlerin ortadan kaldırılmasına yönelik bir sistematiğin hayata geçirilmesi, çocuk adalet sisteminin yeniden düzenlenmesi; “ödetici” değil “onarıcı” bir adalet anlayışının hakim olması, yasa tarafından suç olarak nitelendirilen davranışların yeniden tanımlanması, bu çalışmalara çocukların bizzat katılımcı olmaları, yeni çocuk cezaevlerinin açılmaması için çalışmalar yürütülmesi, ve çocuk cezaevleri kapatılana kadar bağımsız izleme mekanizmalarının devreye sokulması gerektiği gibi konular detaylı bir şekilde tartışılmalı, üzerinde durulmalı diye düşünüyorum.

Son olarak, girişime destek vermek isteyenler neler yapabilir?

Şimdilik 5 ilde çalışmalar yürütülüyor, onlara destek olabilirler. Facebook, twitter, ve web sayfalarımızdan gelişmeleri takip edebilirler. Oradaki numaralardan iletişime geçebilirler. Ayrıca, yürütülen imza kampanyalarını büyütmek için de destek olabilirler.

Yorumlar (0)

Bu içerik ile henüz yorum yazılmamış

İlginizi Çekebilir