Biz şimdi alçak sesle konuşuyoruz ya
Sessizce birleşip sessizce ayrılıyoruz ya
Anamız çay demliyor ya güzel günlere
Sevgilimizse çiçekler koyuyor ya bardağa
Sabahları işimize gidiyoruz ya sessiz sedasız
Bu, böyle gidecek demek değil bu işler
Biz şimdi yanyana geliyor ve çoğalıyoruz
Ama bir ağızdan tutturduğumuz gün hürlüğün havasını
İşte o gün sizi tanrılar bile kurtaramaz

Cemal Süreya

Enflasyonla mücadelenin yeni neferi Javier Milei mi?

Öncelikle sağlık ve adalet gibi kamu hizmetlerinde çalışan 44 bin memuru işten çıkardı ve bakanlıkların sayısını yarı yarıya azalttı. 2024 yılında GSYİH’nin yüzde 5’ine denk gelen kamu harcamalarını kesti. Üniversite bütçeleri donduruldu. Mayıs 2025 yılında fiyat artışları yüzde 1.5 ile son 5 yılın en düşük seviyesine geriledi. Bu durum Milei açısından siyasi bir zafer anlamına geliyor ancak bu başarı kamu hizmetlerinden devletin adeta el çekmesi pahasına elde edildi.

Enflasyonla mücadelenin yeni neferi Javier Milei mi?

 

Arjantin Latin Amerika’nın en büyük 3 büyük ekonomisinden biri ve 2.780.000 kilometre kare yüzölçümü ile dünyanın en büyük 8. ülkesi.  46 milyon nüfusa sahip ülkede Dünya Bankası'nın resmi verilerine göre Arjantin'in Gayri Safi Yurtiçi Hasılası (GSYİH) 2024 yılında 633,27 milyar ABD doları olarak gerçekleşti.[1]  2018 yılında başkent Buenos Aries’te G20 zirvesine ev sahipliği yapan ülke IMF programları, ekonomik krizler, kronik yüksek enflasyon ve kurumsal zayıflıkları ile bilinen daimi bir kriz galerisi görünümünde.

Latin Amerika genelinde oldukça yaygın olan Başkanlık sistemi ile yönetilen ülkede iki turlu yapılan seçimler sonucunda Javier Milei %56 ile Arjantin’in yeni Cumhurbaşkanı seçildi. (Milei ilk turda %30 oy aldı). Milei’nin zaferi Arjantin’in geçmişiyle büyük bir kopuşu temsil ediyor. Aralık 2023 tarihinde yapılan seçimler ekonomik krizin ortasında gerçekleşti. Peronist koalisyondan mevcut ekonomi bakanı Sergio Massa’yı 11 puan farkla geçen Milei’nin ülkesinde 2017 yılından (%25) 2023 yılına (%133) kadar enflasyonun önlemeyen yükselişi söz konusu. Milei - iktidarının 2. yılına birkaç ay kala - güncel verilerle bu oranı %35 civarına indirmiş bulunuyor.[2] Kurumsal siyasetin dışından gelen bir politikacı olarak tanınan Milei’nin rakibi mevcut ekonomi bakanını seçimlerde alt etmesi doğal görünebilir ancak karşımızda karmaşık kamusal imaj çizen lider duruyor. Latin Amerika genelinde - askeri darbeler hariç -  kurumsal siyasetin dışından gelen ve iktidar da uzun kalan örnekler bulunuyor. (bkz Albero Fujimori) Ayrıca, Mile’nin iktidara gelişi demokrasiye olan inancın sarsılmasıyla ilişkilendiriliyor. LAPOP’un Americas Barometer’ına göre Arjantin’de demokrasiye destek verenlerin oranı yalnızca %68; bu oran 2008’deki %90’dan keskin bir düşüş (Oliveros ve Simison,2023). 35 milyon seçmenin yaşadığı ülkede senato, başkanlık ve temsilciler meclisi oylamalarında seçime katılım oranları %73 ile %80 aralığında.[3] Kendisini anarko-kapitalist olarak tanımlayan radikal özgürlükçü Milei sık sık popülist bir üsluba başvurdu. Ancak yapmayı planladığı şeyler çoğu sağ popülistin planlarından çok daha kapsamlı ve radikal. Bunlar arasında Arjantin ekonomisinin dolarize edilmesi, merkez bankasının kapatılması, kamu harcamalarının en az %15 civarında kısılması, bakanlık sayısının azaltılması yer alıyor. Milei serbest ticaret yanlısı olmasına rağmen - Mercosur -  serbest ticaret anlaşmasından çıkmak istiyor. Ülkenin en büyük iki ticaret ortağı olan Brezilya ve Çin hükümetlerini sol görüşlü olmakla suçluyor. Bölgedeki birçok hükümet tarafından dışlanması muhtemel (Hogan,2024). Milei’nin vaadlerine ve uygulamalarına tekrar döneceğiz.

Latin Amerika genelinde neoliberalizmin ve yapısal uyum programlarına tepki olarak 2000’li yıllarda iktidara gelen reformcu sol hükümetleri tanımlayan ‘pembe dalga’ yerine bu sefer Jair Bolsonaro ve Mauricio Macri gibi radikal sağ liderleri tanımlayan ‘mavi dalga’ kavramı kullanılıyor. Sağ radikalizmin Arjantin’de Mauicio Macri’nin seçilmesiyle ivme kazandığı söylenebilir. Macri, popülist söylemleriyle sade yurttaşların bir kısmının desteğini kazanmasına karşın, doğrudan ‘zengin dostu’ neoliberal politikaları benimseyen emperyalistlerle ekonomik ittifaklar ve askeri stratejiler konusunda yakın iş birliği yapan bir figür (Kozanoğlu,2018).  Haziran 2019’da El Salvador’da iktidara gelen Nayib Bukele yargıyı kontrol eden, otoriter, bağımsız gazetecileri taciz eden ve ikinci dönem için kendisinin yeniden seçilmesini güvenceye alan genç Cumhurbaşkanı’da otoriter sağ lider tipolojisinin bölgede bir başka örneği. (Reid,2022). Javier Milei ve yukarıda adı geçen liderlerin Trump’a yakınlıkları dikkate değer.

Arjantin’de 2020 yılında enflasyon %40, 2021 yılında %48, 2022 yılında %78 ve Milei’nin iktidara geldiği yıl 2023’te %133’te seyrediyordu.[4]  Arjantin’de toplam istihdam içinde gayri resmi istihdamın oranı %51.[5] Bölge ülkelerine kıyasla düşük gözüken bu parametre aslında kayıt dışı istihdamın gene de çok yüksek olduğunu gösteriyor. Bu durum aslında halkın semt pazarları, tezgâhtarlık ve geçici iş kolları üzerinden ekonomik olarak hayatta kalma yollarından biri olarak görülmeli ve tüm istihdamın yarısını oluşturması bakımından dikkate değer. 2025 verilerine göre satın alma gücü paritesi açısından Arjantin halkı dünya da 88. sırada bulunuyor ve oldukça gerilerde.[6]  2017 yılında Arjantin’in milli geliri 643 milyar dolardan pandeminin başladığı 2020 yılında 385 milyar dolara yani yarı yarıya düşüyor.[7] Bu karşımızda oldukça kırılgan bir ekonomik yapının olduğunun göstergesi. Zaten Arjantin’in 1980 sonrası ekonomi tarihi dış şoklara açık ve sermaye hareketlerine karşı oldukça duyarlı kırılgan bir ekonomik niteliği gösteriyor. Bunun sebebi Carlos Menem (1989-1999/El Turco lakabıyla bilinir) iktidarında IMF destekli yapısal uyum programının kusuruz uygulanmasıdır. Birçok Arjantinli 2002 yılındaki iflasın sorumlusu olarak Menem döneminin serbest ticaret yanlısı kararlarını ve IMF’yi suçlu buluyor (Schmall,2012).

1980’ler ve 1990’larda arka arkaya gelen ekonomik krizler ve IMF’nin yapısal uyum programları Arjantin’de işsizliği ve yoksulluğu arttırarak yoksul mahallelerde gündelik hayatın idamesini derinden sarstı. Bu sosyal yıkım bir yandan bireysel olarak klientalist (yanaşmacı) ağlara bağımlılığı derinleştirirken (Auyero,2001) diğer taraftan mahallede örgütlenen ama kentsel hayatı sekteye uğratan kolektif eylemlere de yol açtı. Bu dönemde Buenos Aires’te yağma hareketlerinin olduğu kent isyanları çıktı. Arjantin’de 1996-2001 yılları arasında piqueteros (barikatçılar) adını alan işsizler hareketi ve neoliberal hükümetleri sarsan protesto eylemleri gerçekleştirildi (Arslanalp,2020). San Martin Ulusal Üniversitesi’nde siyasal sosyoloji profesörü olan Gabriel Vommaro durumu şöyle özetliyor. ‘’ ‘’Milei’nin seçim zaferi, kendisini kurumsal kanallar aracılığıyla ifade eden radikal sağcı bir 2001 hareketiydi.’’ Arjantini önce 2003’ten 2015’e kadar - Nestor ve Cristina Kirchner dönemleri - ardında da 2019 - 2023 arasında (Alberto Fernandez dönemi) sol eğilimli Peronistler yönetti.  Ancak ekonomik ve toplumsal krizi çözmedeki başarısızlıkları ve iktidarda yıpranmaları, 2023 seçimlerini kaybetmelerinin temel nedenleri arasında yer aldı. Aynı zamanda Covid-19 pandemisi sırasında sergiledikleri tartışmalı yönetim bu çöküşte etkili oldu. Özellikle 2021’de patlak veren ‘ayrıcalıklı aşı’ skandalı, yani Sağlık Bakanlığı’nın pandemi sırasında belirlenen protokolü hiçe sayarak bazı siyasetçilere, sendikacılara, bakanlara, iş insanlarına ve ünlülere gizlice aşı sağlanması dönemin başbakanı Fernandezi’i oldukça güç durumda bıraktı (Tapiero,2025). Dolayısıyla Milei’nin tüm siyasi partileri içeren ve onları hırsızlar, ayrıcalıklılar, yozlaşmışlar ve vatandaşların sırtından rahatça yaşamak için devletin süper güçlerini kullanan asalaklar olarak tanımlayan bir siyasi kast anlayışı geliştirmesine yardımcı oldu (Checa,2024). Mile’nin hedef gösterdiği bürokratik/yönetici elitler onun popülist olarak nitelenmesini sağlıyor. Ancak Milei’yi daha iyi anlamak için Arjantin’in geçmişine göz atmamız gerekiyor.

Arjantin’in Enflasyonla Mücadele Tarihi

Arjantin tarihinin son yüzyılı iki eşit parçaya bölünebilir. 1880’den 1930’a dek bir başarı öyküsü, ekonomik gelişme, ülkeye gelen Avrupalı göçmenler, toplumsal hareketlilik ve istisna efsanesiydi. Ülke İngiliz sermayesine bağımlı olan toprak sahipleri oligarşisisin elindeydi. Tarım ürünleri ihracatının yarattığı zenginlik, yeni iş imkanları yaratan, kültürel dokuyu değiştiren ve şehirleri büyüten bir noktaya ulaştı. Arjantin bu dönemde uluslararası çatışmalara dahil olmadı. Yöneticilerin liberal eğilimi ile birlikte yükselen refah orta sınıfların gelişimini sağladı. Arjantin gelişimi açısından liberal ve liberal sonrası toplumlar arasında üçüncü bir toplumsal oluşumu temsil eder. Arjantin bağımlı bir toplumdur. Gelişmesinin başlıca unsuru ne hegemonik burjuvazi ne de daha önceden var olan sınıfları ittifaka zorlayan ya da yeni dinamik sınıflar yaratan güçlü devlettir. Gelişimi dışardan, yabancı burjuvaziler tarafından başlatılmış ve yönlendirilmiştir ve bugünde bağımlılığını gelişiminin şirket mirasçıları tarafından yönlendirilmesi oluşturur. Bu türden diğer toplumlar gibi Arjantin’de merkezilikten uzaklaşmıştır. Arjantin’de sınıf tabakaları hareketli olsa da yapısal birlik yokluğu, toplumsal ilişkilerin karmaşık bir aradalığı, uzlaşma alanı olarak devletin fazla yayılması temel nitelikler olarak görülebilir. (Corradi,1985). Javier Mile’nin refah dönemi olarak geçmişe vurgu yapması ve gelecek vaadi bu bağlamda değerlendirilmelidir. Ayrıca, Latin Amerika genelinde göçmenlik bir ‘Amerikan modeli’ olarak görülmüştür. Batı Avrupa’dan gelen göçmenler ile Amerikan tipi kalkınmanın mümkün olabileceğine dair ham bir düşünce bulunuyordu. Bu yüzden göçmenlerin toplumla uyumu Avrupa’dan faklı değerlendirilmelidir. Peru devlet başkanı Polonya kökenli Pedro Pablo Kuczynski, Japon asıllı Peru devlet başkanı Alberto Fujimori ve kökleri Osmanlı imparatorluğuna dayanan Arjantin devlet başkanı Carlos Menem bilinen örneklerdir.

Kronik enflasyonun Arjantin tarihinde önemli bir yeri var ve bu durum iç siyaseti ve sınıf ilişkilerini doğrudan etkiliyor. Arjantin’de yüksek enflasyonun tarihini ithal ikameci politikaların tıkanması ile başlatabiliriz. Türkiye’de olduğu gibi çevre ekonomiler ithal ikameci model de basit tüketim mallarının üretimi ile sınır noktasına ulaşmış ve yüksek teknoloji niteliğine sahip ürünlerin üretimine geçemeyerek tıkanmıştır (Asya ülkeleri bu eşiği aşabilmiştir). Arjantin 1970’li yılların ortalarına kadar ithal ikameci modeli takip etmiştir. Devletin ekonomik aktör olarak merkezi bir konum da olduğu bu model de Arjantin 1964-1974 arası dönemde yıllık %4.4’lük büyüme oranı yakalamıştır. Sabit faiz oranı ve kaynakların işletmelere seçici olarak dağıtıldığı bu model de yabancı sermaye girişi ve ithalat sınırlıdır. Fakat imalat sektörünün rekabetçilikten uzak kaldığını belirtmeliyiz. Pesonun devalüe edilmesi ihraç ürünlerini uluslararası pazar da cazip hale getirirken ithalat kısıtlamaları firmaları uzun dönemli plan yapmaktan alıkoymuştur. Pesonun devalüe edilmesi başta işçi sınıfı olmak üzere ücretli kesimin alım gücünü düşürmüştür. 1975 yılında başlayan makro ekonomik kriz ve siyasi çalkantılar 1976 yılında askeri darbe ile sonuçlanmış ve takip edilen ekonomi modeli yerine hızlı dışa açık/yüksek faiz merkezli bir ekonomik modele geçilmiştir. 1981 yılında ödemeler dengesi krizinden 2 yıl sonra askeri yönetim yerini 1983 yılında sivillere bırakmıştır. Arjantin’de 1980’lerde damga vuran program anti-enflasyonist ‘Austral planı’dır (Stanley,2018). 1985 yılında fiyat artışları yıllık %6000 seviyelerine gelmişti. Başkan Raul Alfonsin[8] (1983-1989) kemer sıkma politikası, sabit kur rejimi, talebin kısılması, fiyat kontrolleri ve bütçe gelirleri üzerinde disiplinli maliye politikalarını benimseyerek askeri diktatörlük döneminde uygulanan ekonominin liberalizasyonunu frenleyici önlemler aldı ancak halkın programa desteği zamanla azaldı (Sachs,1990). Enflasyonla mücadelenin hem politikacılar hem halk üzerinde bedeli kaçınılmaz oluyor çünkü Arjantin örneğinde olduğu gibi bir yandan devletin harcamaları kısıtlanır sıkı maliye politikaları uygulanırken öte yandan büyümeyi sağlamaya çalışmak ülkenin yüzleştiği bir açmaz olarak karşımızda duruyor. Başarısız Austral planı sonrası 10 yıl boyunca ülkeyi otoriter bir başkanlık sistemi ile yönetecek Carlos Menem (1989-1999) ve maliye bakanı D.Cavallo kalıcı reformlar yapmıştır. Bu dönem de ‘konvertibilite planıyla’ 1 doların 1 pesoya sabitlenmesi, ekonominin dolarize edilmesi, ticari sözleşmelerin yabancı para üzerinden yapılması ve bu sayede ödemelere alternatif yaratılması, ticaret üzerindeki engellerin ortadan kaldırılması, yabancı sermayeye kapalı olan bazı kilit sektörlerin özelleştirilmesi ve gümrük tarifleri kaldırılmıştır. Menem-Cavallo döneminde ülke %9 büyüme oranına 1994’te ulaşmıştır. Ancak sermaye girişine açık bir ekonomi ve sabit kur rejimi ülkenin merkez bankasını Abd merkezli para politikalarının insafına ve finans hareketlerine karşı kırılgan bırakmıştır. Bu yüzden iktidar doğrudan yabancı yatırımı ülkeye çekmeye çalışmıştır. Tekila krizi ya da Meksika peso krizi (1994) Arjantin’in milli gelirinde 2.8’lik ani düşüşe sebep olunca (1995) Menem-Cavallo yönetimi faizi %40’a çıkararak ve halk tarafından hiç sevilmeyen katma değer vergisini %21’e çıkararak programa sadık olduklarını gösterdiler. 1998 yılında IMF ve Dünya Bankası’nın Washington’daki toplantısında Carlos Menem tüm kıtaya programı kusursuz uygulayan bir politikacı olarak örnek gösterilmiştir (Stanley,2018). Menem dönemine devletin doğal gaz ve petrol işletmesi olan YPF’nin özelleştirilmesi de eklenmelidir. Carlos Menem dönemi siyaset bilimci Guillermo O’Donnell tarafından hiper başkanlık sistemi altında işleyen bir demokrasi formu (delegative democracy) olarak tanımlıyor. Bu tanıma göre Carlos Menem demokratik yollarla seçilen, yasama organını aşan kararnamelerle ülkeyi yöneten, denge ve fren mekanizmasının ve yargı bağımsızlığının zayıf olduğu bir model. Yazar, demokratikleşme ile yargı bağımsızlığının birbirine bağlı olduğunu belirtiyor.  Menem döneminde başkan süper yetkilere sahip olsa da siyasi sorumluluk ve hesap verme tamamen hükümetin üzerindeydi. Bu model de seçimler demokratik yollarla yapılıyor ve iktidara yapılan eleştirilere tolerans gösteriliyordu. Örneğin Menem döneminde adalet bakanı Rodolfo Barra’nın gençliğinde neo-nazilerle bağlantılı bir örgüte üyeliğinin ortaya çıkmasından sonra halkın tepkisi sonucu istifa etmek zorunda kalmıştır. Kısaca söylemek gerekirse, kurumların birbirini denetleme mekanizmalarının zayıf olduğu Menem döneminde aslında bu idare tarzına ‘ekonomik olağanüstü hâl rejimi’ demek daha doğru. Çünkü 1980 sonrasında işsizliğin patlaması ve hiper enflasyona karşı Alfonso hükümetinin kararları etkisiz kalmıştı. Hiper başkanlık kararnameleriyle bu etkisizlik aşılmaya çalışılmıştır. Menem’in Peronist adaletçi partisi (justicalist) meclisin bütün kanatlarında salt çoğunluğa sahipti ve halk hiper başkanlığı sessizce onaylayan bir tavır içindeydi. Menem anayasanın sınırladığı görev süresini uzatmak için partisiyle hazırlık yaparken bu durumu Arjantin halkına 1853 anayasasının reformu olarak pazarladı. Muhalefet ise buna karşı çıkınca Menem 2 dönem başkanlığı referanduma götürmekle muhalefeti tehdit etti. Sonuçta muhalefet yetkileri azaltılmış bir başkanlık modeline evet diyerek seçime gitti. Menem’in 2.dönemi bu şekilde başladı ve Arjantin yürütmenin iki kanata bölündüğü, başkanlık kararnamelerinin belli şartlara bağlandığı zayıflatılmış bir başkanlık modeli ile 2000’li yıllara geldi (Larkins,1998). Menem hiper başkanlığında (1989-1999) enflasyonu düşük oranlarda tutabildi. 1993 yılında enflasyon %10, 1994 yılında %4 olan enflasyon 1998 yılında %1’in altında tutuldu. Hatta 1999 ve 2001 yıllarında kısa dönemli deflasyon görüldü.  Arjantin’de 1998-2002 dönemi büyük buran dönemi olarak nitelendirilebilir. Dışa açık ve yabancı sermaye hareketlerine aşırı duyarlı bir ekonomi de düzenli olarak sermaye girişi olmalıdır. 1999 yılında GSYİH’inin  %9’u civarında sermaye girişi olmuşken 2001yılında sermaye girişi %0.8 düzeyinde kalmıştır.[9] Milli gelir 1999 yılında 283 milyar dolarken 2002 yılında 97 milyar dolara düşmüştür.[10] Arjantin dışa açık bu model de milli gelirinin %10’u kadar yabancı sermayeyi her yıl çekmek zorundadır. Yabancı sermaye girişi yapısal bir bağımlılık haline gelmiştir. Bu da yüksek faizi ortaya çıkarmakta ve yeni yatırımlara/kapasite arttırımına gitmeyen finans kaynakları ekonomik durgunluk ve işsizliğin derinleşmesi demektir. Dolayısıyla Arjantin’in 2001 krizi, neoliberalizmin genişleyen tüketim, modernleşme ve ekonomik büyüme vaatleri yerine spekülatif sermaye ataklarına karşı kırılgan bir ekonomi bırakmıştır (Sader,2011).

Menem sonrası ve Mile’nin hedef gösterdiği uygulamaların merkezi ‘Kirşnerizm’ (El-Kirchnerismo) demek abartılı olmaz. Sol Peronist olarak bilinen Nestro Kirchnerler (2003-2007) ve eşi Christina Fernandez de Kirchner (2007-2015) Arjantin’i yönettiler. Bu dönemin ekonomi yaklaşımı toplumsal ilerleme adına uluslararası ticarete ve serbest piyasa ekonomisine müdahaleciliktir. Başka bir deyişle, Keynesçi teknokratlardan oluşan ekonomi yönetimi uluslararası ticaret rejiminin yıkıcı etkilerine karşı kısmı korumacılığı benimsediler. Kirchnerlerin ilham kaynağı Çin gibi Batı dışı piyasalar ve eski lider Peron’un (1946-1955/1973-1974) sol politikalarıdır. Bu dönemde döviz kontrol altına alınmış, ticaret fazlası hedeflenmiş ve ithalat kısıtlanmış, merkez bankası rezervlerinin erimesine sebep olan sermaye girişleri engellenmiştir. İlham kaynağı genel Peron’un ilk döneminde sosyal programları fonlamak için kamulaştırma yapılmış ve imalat sektörünü rekabetten korumak için ithalat kısılmıştır. Ancak Peron’un politikaları ekonomik durgunluğa sebep olmuş ve askeri darbe ile sonlanmıştır. Benzer şekilde Kirschner iktidarlarında YPF kamulaştırıldı ve az sayıda da olsa yabancı şirket Arjantin’i terk etti.  Şirketin İspanyol paydaşı Repsol’dü. İspanya misilleme olarak Arjantin’e doğal gaz ihracatını durdurdu. Arjantin Avrupa, İngiltere ve Brezilya’dan enerji açığını tedarik etmeye çalıştı. Müdahalecilik yüzünden Batı’dan dışlanan Arjantin Angola, Azerbaycan ve Çin ile diplomatik çabalara ağırlık verdi. Müdahaleci ekonomi yaklaşımı ile Kirşhnerizim hammadde ihracatını ve ithalatı kısıtlarken Arjantin firmalarını endüstri ürünlerini ihracata yönlendirmiştir. Yapılan her ithalatın dolar karşılığı kadar Arjantin’de üretilen ürünün ihracatını şart koşmuştur. 2007 yerine geçen eşi Christina Fernandez Kirshner ise 2008 yılından itibaren hava yolları, emeklilik sistemini kamulaştırmıştır. Döviz sınırlamalarına rağmen ülkeye yasa dışı yollardan dolar gelmeye devam etmiştir (Schmall,2012). Alınan tedbirlerle doğru orantılı olarak 2003-2017 yılları arasında Arjantin’e en fazla 2012 yılında milli gelirinin %2.8’i kadar doğrudan yabancı sermaye girişi olmuş 2016 yılında bu oran %0.6’ya kadar gerilemiştir.[11]  Arjantin GSYİH 2003’te 197 milyar dolarken 2017’te bugünkü seviyesi olan 643 milyar dolara çıkmıştır.[12] Alınan önlemler ile yatırımlar düşmüş ve ticaret fazlası hedeflenmiştir. Ödemeler dengesindeki dalgalanma durmuş ancak Arjantin’in yabancı finans piyasalarına ulaşımı zorlaşmıştır. 2004 yılından 2010 yılına kadar enflasyon %4 ile %10 aralığındadır. Kirşhnerlerin iktidardaki son yılında enflasyon %25’e çıkmıştır. [13] Nestor ve Cristina Kirchner döneminde enflasyon belli bir istikrara kavuşmuştur ancak çift haneli enflasyona çare üretememiştir. Çünkü Arjantin bütçe açıklarını finanse etmek için genişlemeci para politikası, eşgüdüm haline olmayan ekonomik planlama, mali disiplinsizlik ve en önemlisi dış şoklara/ sermaye ataklarına aşırı duyarlı ekonomik yapı enflasyonla mücadeleyi kalıcı bir başarı haline getirmemiştir. Ayrıca verimsiz üretim kapasitesi ve bunun sonucu ortaya çıkan rekabet gücünün zayıf olması yapısal sorunlar olarak varlığını sürdürdü. Arjantin ayrıca emtia ihracatına aşırı dayalı bir ekonomi yapısına sahiptir. Ülkenin serbest ekonomisinde büyük bir ‘gölge pazar’ bulunur ve bu durum devletin vergi gelirlerinde kayıp olmasına yol açmaktadır.[14]

Javier Milei Arjantin’i bu nitelikleriyle devraldı. Öncelikle sağlık ve adalet gibi kamu hizmetlerinde çalışan 44 bin memuru işten çıkardı ve bakanlıkların sayısını yarı yarıya azalttı. 2024 yılında GSYİH’nin %5’ine denk gelen kamu harcamalarını kesti. Üniversite bütçeleri donduruldu. Mayıs 2025 yılında fiyat artışları %1.5 ile son 5 yılın en düşük seviyesine geriledi (Tapiero,2025). Bu durum Milei açısından siyasi bir zafer anlamına geliyor ancak bu başarı kamu hizmetlerinden devletin adeta el çekmesi pahasına elde edildi. Milei’nin partisi La Libertad Avanza (LLA) kökleşmiş bir oluşum değil. 2023 seçimlerini kazanmak için oluşturulmuş bir koalisyondur. 72 üyeli senato da sadece 7 sandalyeye sahiptir. (Cumhuriyetçi ortağı ile 13). 257 üyeli Temsilciler Meclisi’nde LLA 40 sandalyeye sahip. (Müttefik partilerle birlikte 85). Milei, kongre de neredeyse hiçbir çoğunluğa sahip olmadığı için, kendisini göreve getiren seçmenler gözünde meşruiyetini koruması gerektiğinin farkında. Bu seçmenlerin çoğu geleneksel muhafazakârlar ve aşırı sağcılar (Checa,2024) Milei enflasyonda başarı hikayesini devam ettirirse oylarını arttıracaktır. Dolarizasyon politikasının Arjantin rezervlerine ne kadar arttıracağı tartışılır. Milei ayrıca vaatlerini yerine getirebilmesi için gerekli çoğunluktan uzak. Arjantin’de insanların finansal sisteme güvenleri zayıf. Bu durum şirketlerin uzun vadeli planlama yapmalarına, halkın talep yaratmasına, denetim dışı gri piyasanın genişlemesine (blue dolar) kısacası ekonominin çevrimini ve devletin vergi gelirlerini olumsuz etkiliyor.  Ancak Trump liderliğine yakınlığı finansal piyasalara erişimini kolaylaştırabilir. Peso 2023 yılında ne çok değer kaybeden para birimiydi. Milei bu durumu da tersine çevirebilir. Ancak enflasyonla mücadele ve kemer sıkma önlemlerinin sosyal maliyetini ne kadar göğüsleyebileceği belirsiz çünkü 2025 eylül ayında halk başta çocuk hastaneleri olmak üzere sağlık ve eğitim de bütçe kesintilerine tepki gösterdi ve protestolar devam ediyor[15]. Milei’nin temel propagandası enflasyonla mücadele de başarı da saklı ancak toplumdan gelen tepkinin büyüklüğü belirleyici olacak.

 

Kaynakça:

Arslanalp, M (2020) ‘Latin Amerika’da Kentleşme ve Yoksulların Kentsel Siyaseti’ s.187-199 Dünyanın Ters Köşesi - Latin Amerika: Tarih, Toplum, Kültür içinde. Esra Akgemci ve Kazım Ateş (der).

Cheaca, T. D (2024) ‘Gerçek Javier Milei Kimdir?’  https://www.journalofdemocracy.org/online-exclusive/who-is-the-real-javier-milei/

Corradi, E.J (1985) ‘Yıkım Tarzı: Arjantin’de devlet terörü’ Latin Amerika’da Militarzim, Devlet ve Demokrasi Dosyası içinde. Alan yayıncılık: İstanbul

Hogan, E. (2024) ‘Özgürlükçüler Dalgası Mı?’ The Economist s.48

Larkins, C (1998) ‘The Judiciary and Delegative Democracy in Argentina’ Comparative Politics, Jul 1998 Vol.30 No.4 s.423-442

Stanley, E. L (2018) ‘Argentina’ -  Emerging Market Economies and Financial Globalization içinde. Anthem Press www.jstore.org/stable/j.ctt216683k.10

Schmall, E. (2012) ‘Back to Peronism’ Duke Uni.Press. www.jstore.org/stable/23326812

Kozanoğlu, H (2018) ‘Latin Amerika’da Seçimler Yılı’ Montly Review Mart:2018/5 s.75

Sader, E (2011) ‘The New Mole Paths of The Latin American Left’ s.32 Verso: Londra

Oliveros, V. ve Simison, E. (2023) ‘Arjantin neden radikal sağcı bir siyasi yabancıyı seçti?’ https://www.journalofdemocracy.org/elections/why-did-argentina-just-elect-a-radical-right-wing-political-outsider/

Reid, M. (2022) ‘Latin Amerika’nın Demokrasi Sınavı’ The Economist s.62

Tapiero, E (2025) ‘Arjantin ayaklanacak mı?’ Le Monde Diplomatique Türkçe sayı:14

                                                     

Internet Kaynakları

https://www.statista.com/statistics/1037216/informal-employment-share-latin-america-caribbean-country/

https://www.statista.com/statistics/1037255/informal-employment-share-argentina/#:~:text=In%202023%2C%20the%20percentage%20of,informal%20employment%20in%20Latin%20America.

https://www.statista.com/statistics/316750/inflation-rate-in-argentina/?srsltid=AfmBOoqHTj3QFxatNlu5D6uM_HSCjJSNDlOCpqlDcNJVhb9n_tZvxr7W

https://www.numbeo.com/cost-of-living/rankings_by_country.jsp?title=2025-mid&displayColumn=5

https://www.kibrispostasi.com/c37-DUNYA/n575592-arjantinde-binlerce-kisi-egitim-ve-saglik-kesintilerine-karsi-sokakta

https://tradingeconomics.com/argentina/gdp

https://www.electionguide.org/countries/id/11/

https://www.worlddata.info/america/argentina/inflation-rates.php

https://www.macrotrends.net/global-metrics/countries/arg/argentina/gdp-gross-domestic-product

https://data.worldbank.org/indicator/BX.KLT.DINV.WD.GD.ZS?locations=AR

https://www.nber.org/system/files/chapters/c8927/c8927.pdf

------

[1] https://tradingeconomics.com/argentina/gdp

[2] https://www.statista.com/statistics/316750/inflation-rate-in-argentina/?srsltid=AfmBOoqHTj3QFxatNlu5D6uM_HSCjJSNDlOCpqlDcNJVhb9n_tZvxr7W

[3] https://www.electionguide.org/countries/id/11/

[4] https://www.statista.com/statistics/316750/inflation-rate-in-argentina/?srsltid=AfmBOoqHTj3QFxatNlu5D6uM_HSCjJSNDlOCpqlDcNJVhb9n_tZvxr7W

[5] https://www.statista.com/statistics/1037216/informal-employment-share-latin-america-caribbean-country/

[6] https://www.numbeo.com/cost-of-living/rankings_by_country.jsp?title=2025-mid&displayColumn=5

[7] https://tradingeconomics.com/argentina/gdp

[8] 1986 yılında Avrupa Konseyi insan hakları ödülü sahibi eski avukat.

[9] https://data.worldbank.org/indicator/BX.KLT.DINV.WD.GD.ZS?locations=AR

[10] https://www.macrotrends.net/global-metrics/countries/arg/argentina/gdp-gross-domestic-product

[11] https://data.worldbank.org/indicator/BX.KLT.DINV.WD.GD.ZS?locations=AR

[12] https://www.macrotrends.net/global-metrics/countries/arg/argentina/gdp-gross-domestic-product

[13] https://www.statista.com/statistics/316750/inflation-rate-in-argentina/?srsltid=AfmBOoqHTj3QFxatNlu5D6uM_HSCjJSNDlOCpqlDcNJVhb9n_tZvxr7W

[14] https://www.worlddata.info/america/argentina/inflation-rates.php

[15] https://www.kibrispostasi.com/c37-DUNYA/n575592-arjantinde-binlerce-kisi-egitim-ve-saglik-kesintilerine-karsi-sokakta

Yazar Koray Eser

Yorumlar (0)

Bu içerik ile henüz yorum yazılmamış

İlginizi Çekebilir