Biz şimdi alçak sesle konuşuyoruz ya
Sessizce birleşip sessizce ayrılıyoruz ya
Anamız çay demliyor ya güzel günlere
Sevgilimizse çiçekler koyuyor ya bardağa
Sabahları işimize gidiyoruz ya sessiz sedasız
Bu, böyle gidecek demek değil bu işler
Biz şimdi yanyana geliyor ve çoğalıyoruz
Ama bir ağızdan tutturduğumuz gün hürlüğün havasını
İşte o gün sizi tanrılar bile kurtaramaz

Cemal Süreya

Yazır Köyü Kadınları Dernekleşme Yolunda

Yazır köyü kadınları ilk olarak 8 Mart 2012 de alanlara “Görünmeyen emek sesini yükselt” pankartıyla çıktı.

Yazır Köyü Kadınları Dernekleşme Yolunda

Sonra 27 Eylül 2012 tarihinde Mersin’de “Toplumsal cinsiyet, Şiddet ve yoksulluğu” konuşmak için iki günlük atölye yaptı. Yazır köyü kadınları Ankara’da bir ilki gerçekleştirdiler. Bu çalışmalar bununla da kalmadı hızla devam ediyor. Ankara’da bulunan Yazır Köyü Derneği merkezinde bir araya gelerek Mersin’de yapılan atölye çalışmasını değerlendirdiler. Tek tek isimlerini verilmesini istemeyen kadınların, Ortak görüşleri bu çalışmanın hayatlarında “ ilk” olması nedeniyle çok önemli olmasıydı.” İlk” ti çünkü Evlerinden uzakta, kocaları olmadan bilmedikleri bir yere gidiyorlardı. “ilk”ti çünkü içlerinde orta yaşı geçmiş ama hiç denize gitmemiş kadınlar vardı. Bir otobüs dolusu sadece kadın vardı. Tek erkek otobüs şoförüydü. Bu çalışmayı ayarlamak için uzunca emek harcayan, ayarlayan Nazlı Azapçı ne yazık ki Konya dan geri dönmek zorunda kaldığı için sürekli söylenen “iyi ki bizi buraya getirdi, kendisine çok teşekkür ediyoruz” sözünün ora da ve burada sık sık tekrarlanmasına neden oldu. O günden bu güne ne değişti sorusunun cevabı ise Eğitime katılanlardan Satı Ankıttçı köy derneği başkanı oldu. Hepsi dernek çalışmalarını önemsemeye başladılar. Birbirleri ile olan ilişkileri daha sıcak ve iyi.”Ben çocuklarıma bir tokat vurmadım. Fakat bağırmanın da bir şiddet olduğunu orada öğrendim” diyor bir başkası. “Şiddette bakışımız değişti önceden hep dayak yiyen kadınları suçlu buluyorduk şimdi Kadına uygulanan şiddettin haklı hiçbir yanı olmadığını, haklarımız olduğunu, şiddet yaşayan kadınların nereye başvurabileceklerini biliyoruz” diyor bir başkası Doğru bildiklerimizin yanlış olduğunu gördük. Şimdi dernekleşme kararı aldılar.“Yazır köyü kadınları dayanışma derneği “kurma hazırlıkları yapıyorlar.

Şehire, Kente Nasıl Geldiniz?

 Çoğumuz köyde doğduk. Sonra evlenerek şehirlere geldik! Biz köyde çocuktuk. Şehirden gelenler süslü püslü giyinip köye gelip geziyorlardı. Bizde onlara bakıp özeniyorduk. Biz de şehre gidip böyle giyinip, kuşanıp hanım olacağız gezeceğiz diye düşünüyorduk. Bilmiyorduk kişehirde yaşamanın bu kadar zor olacağını. Bilemedik yaşadığın yer büyüdükçe sorunlarda büyüyor. Geldikten sonra eve kira ödedik. Bir yerden bir yere gitmek için para ödüyorsun. Cebinde para yoksa evden çıkamıyorsun. Elektrik para su para derken daha iyi yaşamak için geldiğimiz şehirde iyice yoksullaştık. Çoğumuz geçinebilmek için işe girdik, çalışmak zorunda kaldık. yol bilmeyiz, iz bilmeyiz alışana kadar çok zorlandık. Köyde de çalışıyorduk, iş çoktu, çok yoruluyorduk ama beden yorgunluğu dinlenince geçiyordu. Kafa yorgunluğumuz yoktu” diyorlar

Ankara’da Korktukları Yerler

Çalışırken sabahın köründe üst üste otobüslere biniyoruz. Akşam gelirken yine aynı. Resmen sarmaş dolaş durumdayız. Aşağı yukarı hepimiz tacizi yaşadık bir defa değil pek çok defa. Sesimizi çıkardığımızda oldu. Utandığımız için korkup sindiğimiz, sessiz kaldığımız da çok oldu. Ankara da korktuğunuz, gitmek istemediğiniz yer var mı? sorusuna ise hep birlikte. Ulus, Bentderesi, Altındağ, Çin çin diye cevap veriyorlar. Fakat özel olarak saydıkları mekânların başında ise kurtuluş parkı, Keçiören de Ata park, İncesu, Bağcılar geliyor. Tabi bu yerlere karşı olan korkuları biraz kendi deneyimleri ile oluşmuş. Yani buralarda yaşadıkları deneyimler var. Bazıları da duydukları, gördükler, kadınların kendi aralarındaki aktarımlarla gazete ve televizyonların verdikleri haberlerle oluşan korkular. Bağcılar, Seyranın bir kısmı, İncesu tarafında ise Trans ve travestilerin ağırlıklı oturdukları, işe çıktıkları yerler. Buralarda oturan kadınlar da sokakta Trans şiddetine uğramaktan korktuklarını söylerken Komşusu tras olan bir başkası ise kurduğu komşuluk ilişkileri nedeni ile “Aaaa kız onlardan niye korkuyorsun. Benim komşum da T rans ama ben çok iyi anlaşıyorum. Karşılıklı çay içiyoruz. Muhabbet ediyoruz” diyor. Bu da bize farklı olana karşı öğrenilmiş korkularımızın olduğu gerçeği. Bir başka gerçek ise Nato yolu Ege Mahallesi olarak anılan bölgede özelikle okullarda yaygınlaşan esrar. Bölgenin çocukları ve gençleri arasında hızla yayılıyor. İnşaat halindeki binalar, boş araziler, mekân olarak kullanılıyor. Buralar da toplanarak esrar içiliyor ya da bali çekiliyor.

Kadın Kenti Nedir

Bu sorunu cevabını Nazlı’dan alıyoruz. “Çankaya Belediyesinin bu konuda bir çalışması var Çankaya da. Kadın kenti sözü, Kadın kenti olmaya yetmiyor. Benim iki yaşında evde çocuğum varsa ve bu çalışmaya katılmak için giderken aklım evde, çocukta kalıyorsa, Çocuğu bırakacak kreş vs bulamıyorsam gidemeyeceğim, evden çıkamayacağım anlamına geliyor. Çocukların rahatça oynayabilecekleri park yok. Olanlarda ise çocuklar çimlere basamıyor. Bekçiler sürekli uyarıyorlar. yani sözler yetmiyor kadın dostu olduklarını göstermeleri gerekiyor. Çalışan kadınların hepsi aşağı yukarı hava karardıktan sonra eve dönerken korku yaşamaya devam ediyor. Sokaklar da ışıklar yanmıyor. Karanlık ve kör noktalar çok fazla. Yani Evet! Kadınlar kentlerde yaşamaktan korkuyorlar. Korkmaları için de pek çok nedenleri var. En başta otobüsler de yaşadıkları tacizler. Tacizler de ses çıkarmakta, sessiz kalmakta sorun oluyor. Her koşulda ilk suçlanan kadın oluyor. Nazlı Azapçının da anlattığı gibi. Erkek “ben bir şey yapmadım. Kendi sürtündü” sözü kabul görüyor. Kadının çığlıkları sessizlikle karşılanıyor. Kör sokaklar. Tinerci, balicilerin, esrar çekenlerin, içkili mekânların, sarhoşların, erkeklerin çok olduğu mekânlar. Başak gerçeklik ise şu kadınların çok korktukları mekanlar Tarans ve travestilerin, ve seks işçiliği yapan kadınların yaşamlarını sürdürmek için çalıştıkları mekan olduğu gerçeği. Bu korkularının nedeni hakkında ise Daha çok öğrenilen yani taa küçüklüklerinden beri işlenen uzak durulması, yalnız gidilmememsi gerektiği sürekli kulaklarına fısıldanan noktalar. Bazıları saldırı ,taciz, tecavüz, darp nedeniyle haberlere konu olan yerler.Bazıları da tecrübeler le öğrenilen korku mekanları. Kadınlar için korkusuz mekanlar ve kentler dileyerek bitiriyoruz sözümüzü.

 

Yorumlar (0)

Bu içerik ile henüz yorum yazılmamış