Ankara ile ilgili kitapların tam sayısını bilmek pek kolay olmasa da, bu sayının yüzlerle ölçülebileceği kanısındayım, binlerle değil. Bu yüzlerce kitap arasından onlarca kitabı seçip, onların Ankara ile ilgili olarak neler yazdıklarını merak edenler olursa diye, küçük bir derleme yapmak niyetiyle başladım yazmaya.
Öncelikle, bu kitapları biraz keyfi bir biçimde öbeklere ayırdım: Tarihçiler, sanat tarihçileri ve arkeologlar tarafından yazılmış Ankara kitapları, mimarlar ve şehirciler tarafından yazılmış kitaplar ve çok yazarlı, ya da sadece Ankara üzerine düşünen - bir şeyler söylemek isteyenlerin yazdığı kitaplar ile kent rehberleri, istatistikler gibi...
Biliyorum, bu üç öbek pek de iyi bir ayrım sayılmaz, ama “yeni başlayanlara” iyi bir fikir verebilir bu bölümlenme diye düşünüyorum. Yukarıdaki sınıflamaya girmeyen, Ankara ile ilgili edebiyat (şiir, öykü, roman ve anı ve Ankaralıların biyografileri vb.) ve fotoğraf albümü türü kitaplar da var elbette. Bu alanlarda bir edebiyatçının ve fotoğrafçının konuşması daha iyi olur sanırım.
Bir ansiklopedi yok Ankara üzerine (İstanbul’da olduğu gibi) ama birçok ansiklopedi maddesinde ve almanakta, Ankara üzerine epey derli toplu bilgi bulunabilir. Bunların başında, bence İnönü (sonra Türk) Ansiklopedisi geliyor. Ansiklopedilerin dışında, Ankara dergileri ya da meslek örgütü dergilerinin eski veya yeni sayılarında yer alan çok sayıda makale var. Diğer önemli bir kaynak, Ankara’ya uğramış ya da buradan yolu geçmiş gezginlerin kitaplarının Ankara ile ilgili bölümleri... Ancak bu kitapların bir kısmı ya hiç çevrilmemiş, ya da tam çevrilmemiş durumda.
"Ankara tarihi ile ilgili kitapların belirgin bazı özellikleri var: Bunlardan ilki, Ankara’nın en uzun dönemini oluşturduğu halde (1000 yıla yakın), Bizans Dönemi ile ilgili hiçbir kitap (hatta yazılı kaynak) bulunmaması. Bu nedenle, Roma’dan sonra Ankara ile ilgili yazılanlar, 14-15. Yüzyıldan başlıyor. İkinci belirgin özellik ise, tarihçilerin Ankara’nın sadece (ya da genellikle), Müslüman nüfusundan bahsetmeleri ve “Müslüman-Türk” Ankaralıdan başka Ankaralıları, yani Rum, Ermeni ve Yahudi Ankaralıları görmemeleri. Oysa Ankara’nın bu halkları, tarih boyunca genellikle, kent nüfusunun 1/4’ü ile 1/3’ü arasında bir bölümünü oluşturuyordu. Ama ekonomik ve kültürel olarak daha da
önemli katkıları var kente."
Ankara kitaplarının ya da ansiklopedi maddelerinin çoğu kent tarihini anlatıyor. Kenti anlatmak denince ilk akla gelen (bütün kentler için) o kentin tarihi oluyor. Ama kentin coğrafyası-kentsel dokusu, kültürü, kentin ekonomik yapısı ve toplumsal yaşamı, kentlilerin sahip oldukları nitelikler ve ayırt edici yerel özellikler, folklorik ögeler vb. söz konusu olmuyor. Gerçi son zamanlarda folklor, mutfak vb. gibi konularda, bu başlıkları “kahve masası” kitabı süslemeleriyle ele alan kitaplar, daha sık görülüyor. Ancak sıradan bilgiler, genellikle yalıtılmış biçimde ve kentle bir bütünlük söz konusu olmaksızın aktarılıyor.
Birinci öbekte, kentin arkeolojisi ile ilgili iki önemli kitaptan bahsedilebilir. Birincisi Afif Erzen’in yazdığı Roma Ankara’sı. Bu harika bir kitap ve Ankara’nın Roma Dönemi hakkında inanılmaz derecede canlı ve ilginç bilgiler sunuyor, oysa kitap 1946’da yazılmış. İkincisi de Musa Kadıoğlu ve arkadaşlarının yazdığı “Roma Döneminde Ankyra” kitabı. Bu kitabın en önemli katkısı içinde Roma Dönemi Ankara’sı için denediği kent haritasının bulunması.
Ankara tarihi ile ilgili kitapların belirgin bazı özellikleri var: Bunlardan ilki, Ankara’nın en uzun dönemini oluşturduğu halde (1000 yıla yakın), Bizans Dönemi ile ilgili hiçbir kitap (hatta yazılı kaynak) bulunmaması. Bu nedenle, Roma’dan sonra Ankara ile ilgili yazılanlar, 14-15. Yüzyıldan başlıyor. İkinci belirgin özellik ise, tarihçilerin Ankara’nın sadece (ya da genellikle), Müslüman nüfusundan bahsetmeleri ve “Müslüman-Türk” Ankaralıdan başka Ankaralıları, yani Rum, Ermeni ve Yahudi Ankaralıları görmemeleri. Oysa Ankara’nın bu halkları, tarih boyunca genellikle, kent nüfusunun 1⁄4’ü ile 1/3’ü arasında bir bölümünü oluşturuyordu. Ama ekonomik ve kültürel olarak daha da önemli katkıları var kente.
Ankara tarihi ile ilgili en önemli kitapların yazarları şöyle sıralanabilir: Özer Ergenç, Hülya Taş, Suraiya Faroqhi ve Rıfat Özdemir6. Bu listeye sanat tarihçisi Gönül Öney’in Ankara’daki tüm mescitlerin, camilerin ve türbelerin, medreselerin, bedesten ve hanların, hamamların çizimleriyle ve gerekli diğer bilgilerle açıklamalarını bulabileceğiniz çok önemli kitabını eklemeliyiz. Bir tarihçi olmamasına rağmen ilginç bir araştırmacı olan Avram Galanti’yi ve resimler üzerinden kent tarihini anlatanSemavi Eyice’nin9 kitaplarını da eklemek gerekir. Eyice, Ankara’dan geçen batılı gezginlerin kitapları hakkında da ayrıntılı bilgi veriyor.
Daha çok tarihçilerin ve sosyal ve beşeri bilimler akademisyenlerinin çalışmalarından derlenen ve yakın zamanda gerçekleşmiş olan ve iki ciltten oluşan bir sempozyum kitabını10 da, bu gruba eklemek gerekir.
İkinci öbekteki mimar ve şehirci kitapları ise, kentin tarihiyle birlikte, kentin mekânsal yapısı ile daha çok ilgilenen kitaplar. Önce tarih ile bağı kaybetmeden, Sevgi Aktüre’nin kitabını anmalıyız: Bu kitapta üç Anadolu kenti inceleniyor: Ankara, Afyon ve Tokat.
Tarih İçinde Ankara başlığını taşıyan iki seminer yapıldı ODTÜ’de. Birincisi 1981’de12 ve ikincisi 1998’de13. Her iki seminer de birer kitap olarak yayımlandı. Her iki seminere bildiri sunanlar, büyük ölçüde mimar ve plancılar. Birincisinde daha çok olmak üzere, tarihçiler, iktisatçılar ve gazeteciler de seminerde yer alıyorlar.
Doğrudan Ankara üzerine yazılmış bir monografi olarak Tuğrul Akçura’nın kitabı14 , özel bir konuma sahiptir. Benzer bir biçimde Gönül Tankut’un yazdığı ve Ankara imarının macerasını anlatan kitap, Ankara’yı anlamak bakımından önemlidir. Güven Arif Sargın’ın16 mekân-politik üzerine derlediği kitap ise, yakın zamana ve kamusal alana eğilmektedir.
Bu kitapların yanı sıra, Ankara’nın imarı ve modernleşmesi ile ilgili daha birçok kitaptan bahsetmek gerekecek. Özellikle Ankara’nın imarında yer almış ve genellikle Almanca konuşan mimarlarla ilgili olarak, son yıllarda yapılan yeni ve ilginç yayınlar var. Ancak, bu bölümde anılacak son kitap, kentin göreli olarak yakın zamandaki gelişmelerini anlatan ve Özcan Altaban’a armağan edilen, diğer bir derleme kitap17 olacaktır.
Bu kitapların dışında, doğrudan Ankara’da ev mimarisi/ yerel mimari, konut üzerindeki çalışmaları yansıtan,
ya da mimari açıdan modernleşmeyi yapılarla izleyen veya sadece derelerle ilgilenen daha özel Ankara kitaplar da var. Bu kitapları da hızla geçiyoruz.
Üçüncü öbekteki kitaplar ise, bir bakıma kente gösterilen ilginin ve kentteki ilgi alanlarının hem çeşitlenmesi, hem de daha yakın zamanlardaki kentsel gelişmeleri tartışıyor olması bakımlarından ilginçtir. Yakın zamanların en önemli Ankara kitabı, hiç kuşkusuz, tarihçi, antropolog ve biyologlardan oluşan bir grubun yazdığı kitaptır18. Bu kitap bir çeşit Ankara Ansiklopedisi olarak da değerlendirilebilir. Ayrıca bu kitapta, Bizans Dönemi yok sayılmamış ve kent tarihi bütüncül bir biçimde ele alınmıştır.
Bu öbekteki çok yazarlı bir diğer kitap, Şehrin Zulası’dır19. İletişim Yayınları bu kitapla başlayarak, daha sonra da “Memleket Kitapları” dizisi içinde Ankara ile ilgili başka kitaplar da yayımlamıştır. Bu kitap, üniversitelerin dışında, kente ilgi duyan diğer Ankaralıları bir araya getiren bir başlangıç sayılabilir. Güven Tunç20, Ankaralıları olağanüstü bir duyarlıkla tek tek anlattığı bir kitap daha yazmıştır.
Funda Cantek, yukarıdaki iki öbeğin de dışında
kaldığı halde, Ankara’ya ilgi gösteren, diğer bir akademisyendir. Başkent olma sürecini incelediği kitap21 ile toplumsal yaşamı çeşitli açılardan tartışmak üzere derlediği kitaplar22, İletişim’in Memleket Dizisinde yayınlanmıştır. Cantek’in, yakın zamanda derlediği diğer bir Ankara kitabı23 daha bulunmaktadır. Bu derlemede, genellikle kentin toplumsal sorunlarına, antropolojisine, gündelik yaşamına ve bu yaşamda sanatlardan spora kadar çeşitli kentsel etkinliklere dair, birçok konuyu tartışan makaleler yer almaktadır.
Bu öbekte olmakla birlikte, yukarıdaki kitaplara hiç benzemeyen, ancak Ankara’yı tanımak bakımından mutlaka anılması gereken bir-kaç kitaptan daha bahsedilebilir: Bunların ilki, Ernest Mamboury’nin24 Fransızca basılmış ve efsane olmuş kitabıdır kuşkusuz. Bu kitap, kent için bir gezi kılavuzudur. Ancak hazırlanmasından sonra neredeyse 100 yıla yaklaşan bir zaman geçmiş olmasına rağmen, Ankara için, hala aşılamamış bir ilk kitap olma özelliğini korumaktadır.
Ankara’nın geçmişteki özelliklerini anlayabilmek ve bu anlamayı son derece ayrıntılı bir mercekten görmek için, son bir kitaptan25 daha bahsedilebilir. Aslında bu, bir kitap olmaktan çok bir istatistiktir. Ancak 1830’da yapılan sayımın özelliği nedeniyle, neredeyse, her
evin içine girmiş ve bütün Ankaralı hemşerilerimizi (elbette sadece erkekleri) tek tek tanımış kadar ayrıntılı bir bilgiyi, gözünüzün önünde canlandırabilecek kadar ilginç bilgiler sunulmaktadır. Bu sayımda, Müslümanlar kadar, Ermeniler, Ankara’da yaşayan en önemli gruplardan olduğu halde varlıklarına çoktan unuttuğumuz Rumlar ve Yahudiler de, çok canlı bir biçimde görülüyorlar bu istatistiklerde.
“Yeni başlayanlar” belki, bu kitapların hiç birini ilginç bulmayacaktır. Ancak içlerinden bazıları, ya da bazı kitapların bazı bölümleri, Ankara’yı tanıyabilmeye başlamak bakımından, yine de ilginç olabilir. Gerçi
bir kenti tanımak için mutlaka kitaplara yönelmek gerekmez. Kenti gezerek öğrenecekler ve gezerken gördüklerini merak edip de, Google ile yetinemeyecek olanlar için, bu listedeki kitaplara bakmak işe yarayabilir.
Yorumlar (0)