Biz şimdi alçak sesle konuşuyoruz ya
Sessizce birleşip sessizce ayrılıyoruz ya
Anamız çay demliyor ya güzel günlere
Sevgilimizse çiçekler koyuyor ya bardağa
Sabahları işimize gidiyoruz ya sessiz sedasız
Bu, böyle gidecek demek değil bu işler
Biz şimdi yanyana geliyor ve çoğalıyoruz
Ama bir ağızdan tutturduğumuz gün hürlüğün havasını
İşte o gün sizi tanrılar bile kurtaramaz

Cemal Süreya

2014’ten Kalanlara Rağmen Yine de Umut…

2014, tıpkı 2015’e de 2014’ün bakiyeleri ile başladığımız gibi, 2013’ün bakiyeleri ile başlamıştı. Bakan, milletvekili ve yerel yöneticilerin yolsuzlukla suçlanmaları, çikolata ve ayakkabı kutularından fışkıran paralar, paralar, paralar.

2014’ten Kalanlara Rağmen Yine de Umut…

Yolsuzluk suçlamalarının dönemin başbakanına sirayet etmesine bir adım kala görevden alınan savcılar, polis müdürleri. İçi silah dolu tırlar. Ortalığa dökülen dinleme kayıtları. Sıfırlanan milyonlar, kaybolan itibarlar... Yıllardır devam eden işbirliğinin çatırdamasının ardından paralel yapı ve darbe suçlamaları!? Seçim meydanlarına taşınan gerginlikler, hala artarak sürdürülen cepheleştirmeler.

2013 Haziranında vurulup da komaya giren 15 yaşında bir çocuğun, 16 yaşına komada girerek hayatını kaybetmesi. Arkasından toplanan milyonlar. Bir başbakanın, oğlunu kaybetmiş bir anayı miting kürsülerinden yuhalatması! Ankara’da, İstanbul’da, Ağrı’da, Yalova’da, Ceylanpınar’da.. Seçimlere karışan kediler, şaibeler… Soma’da iptidai ocaklarda kaybedilen canlar. Fıtrata bel bağlamalar…

 Ermenek’te, Şırnak’ta tekrarlanan manzaralar. Düşen bakımsız inşaat asansörlerinde ölen işçiler, iş cinayetleri. Yayın yasakları, protesto edilen başbakan müşavirinin acılı insanlara attığı tekmeler…

 Yargıya müdahaleler, makul şüpheye, polis devletine geri dönüş. Adaletin yapılmasına izin vermediği saraylar, yollar, binalar, binalar…

1150 odalı ihtişamlı kaç’ak saraylara gömülen milyonlar ve dağıtılan plaketlerden çıkartılmaya çalışılan tasarrufları. Sürdürülemez ekonomik büyümenin her yere beton dökmesi, yargı kararına rağmen Yırca’da binlerce ağacın sökülmesi…

 IŞİD belasından kaçan Ezidiler. Sincar dağlarında açlık, susuzluk. Yok edilen yaşamlar, esir edilen kadınlar. Cumhurbaşkanının “düşecek” dediği Kobani’de, herşeye rağmen dalga dalga yayılan direniş, umut... Kürtlerin bir kez daha sokağa çıkma yasağına inat sokaklara çıkması.

 Demokratik özerklikle birlikte örülmeye çalışılan bir yaşamın savunulması idealine, Kaderlerin, Suphi Nejatların da en az Kobani’dekiler kadar inanması, yaşamını feda etmesi… Hüda-Par’dan umulanın Kürtlerin özgürlük mücadelesine engel koymak olduğunun iktidarın yetkin kalemlerinden ilan edilmesi, bir türlü IŞİD’e terörist denilememesi! Amerikanın yeniden keşfi, Kübanın dağlarında, hayal mahsulü cami abuklamaları. Osmanlıca’nın yeniden keşfedilmesi!? Kamplardan taşan, satılan, atılan, katledilen göçmenler. Sadece göçmenler mi? Katledilen eşcinseller ve elbette kadınlar, kadınlar, kadınlar. Sadece çocuk doğurmaları istenen, uluorta kahkaha atmaları istenmeyen, erkeklerle eşit görülmeyen kadınlar. Sokaklara çıkan, en önde direnen kadınlar… Yasaklanan twiter, youtube…

 İplenmeyen yayın yasakları… İçeri atılan gazeteciler, televizyoncular… Hala Maraş’tan Roboski’ye yüzleşilemeyen katliamlar… Noel babayı kovalayan yeniçeriler, kutlanılmasına karşı çıkılan yeni yıl…

 Kısacası, hırsızın, uğursuzun, katilin sahiplenildiği bir 2014’e inat, hırsızlığa, adaletsizliğe ses çıkaran, birlikte eşit özgür, adil bir yaşamı örmeye azimli, hak mücadeleleri ile sokaklara çıkılan bir 2014… 2015 mi, 2014’ün bakiyeleri ile başladığımız 2015’ten de, inadına umutluyuz! Umut, Ayşelerin de, Mehmetlerin de ekmeği… Başka bir dünyaya uyanmak için biz bu ekmeği yeriz!

Yorumlar (0)

Bu içerik ile henüz yorum yazılmamış

İlginizi Çekebilir