Biz şimdi alçak sesle konuşuyoruz ya
Sessizce birleşip sessizce ayrılıyoruz ya
Anamız çay demliyor ya güzel günlere
Sevgilimizse çiçekler koyuyor ya bardağa
Sabahları işimize gidiyoruz ya sessiz sedasız
Bu, böyle gidecek demek değil bu işler
Biz şimdi yanyana geliyor ve çoğalıyoruz
Ama bir ağızdan tutturduğumuz gün hürlüğün havasını
İşte o gün sizi tanrılar bile kurtaramaz

Cemal Süreya

Çorba Yarasa Çorbası

Sevgili Büyük Boy Meyve Yarasası,
Acaba hep başaşağı durduğun için mi bizden saymadık seni hiç ve hatta aksine kan emici yaptık seni sadece meyve atıştırdığın halde?

Çorba Yarasa Çorbası

Konumuz belli. Hemen bir yarasa çorbası tarifi ile başlayalım.

Malzemeler

• 1 büyük boy meyve yarasası (Akdeniz kıyılarında bol bulunur)
• 2 orta boy acı biber
• 1 iri kıyılmış beyaz soğan

• 5 yemek kaşığı soya sosu
• 2 çay kaşığı limon suyu
• 1 çimdik tuz
• 2 konserve kutusu hindistan cevizi sütü

Yapımı
Acı Sos için
Bir kapta iki çay kaşığı limon suyunu, beş yemek kaşığı soya sosunu ve kıyılmış soğanları güzelce karıştırın. Daha sonra ağzınızın tadına göre acı biberleri ekleyin.

Çorba için

Büyük bir tencerede içi temizlenmiş meyve yarasasını 120 dakika boyunca derisi yumuşayıp soyulabilir hale gelene kadar suda haşlayın. Suyu boşaltın, hindistan cevizi sütünü ve tuzu ekleyin. 10 dakika kadar yarasayı sütte haşlamaya devam edin. Kasenize aldığınız çorbanın üstüne acı sosu ekleyin.

Bu virüs çıktıktan hemen sonra Asya kökenli insanların görselleri sosyal medyada yukarılara tırmandıkça tırmandı. Çin’de ortaya çıkan COVID-19 virüsü bir anda Asya geneli ve Çin özeli için ırkçı retoriği beslemeye başladı. Yarasa çorbasını içenlerin videolarının altları Çinlilere hakaret içeren mekanlara dönüşüverdi. Empirik tayfa biraz daha bilimsel kanıt sürmek amacıyla Çinlilerin ve diğer Asya ülkleleri vatandaşlarının böcek, sinek, fare yerken resimlerini paylaşarak günlük ırkçılık dozlarını da aldılar.

İşin garip tarafı Asya’nın diğer sakinleri de hemen atladı aynı trene.
Japonya’da #ÇinlilerJaponyayaGelmeyin (#ChineseDon’tComeToJapan) bir anda yükseldi Twitter ırkçılık barometresinde. Daha dünya genelinde ülkeler sınırları kapatmamışken Singapur ahalisi hükümetlerine Çinlilerin ülkeye girmemesi için baskı uygulamaya başladılar. Bu baskının salgının bilimsel olarak izole edilmesi için yapıldığını düşünmek en basitinden saflık olur. Hong Kong’da, Güney Kore’de ve Vietnam’da restoranlar kapılarına Çinliler giremez yazılarını ve levhalarını astılar hemen.

Türkiye insanları da geri kalamazdı tabii bu durumdan. Çevirimiçi sözlükler ve forumlarda küfürler, asmalar kesmeler birbirleriyle yarışır. 

hale geldi. Güreşin yanına ırkçılığı da eklemek gerek artık sanırım ata sporunun yanına. Aydın arkadaşlar arasında “ırkçı değilim ama” diye başlayan cümleler tekrar duyulmaya başladı. Hiç bitmeyen ve aynı kulvarda sonsuza dek dönen bir bayrak yarışı gibi artık; Ermenilerden Kürtlere, sonra Suriyelilere. Onlardan da Çinlilere geçti bayrak. Bakalım Çinliler bayrağı kime yetiştirecek bu işler sakinleşince.

Amerika Birleşik Devletleri devlet bazında katıldı yangını körükleme işine. Trump kendisine “Çin Virüsü” hakkında soru soran gazetecilere “Kesinlikle ırkçı değil. Asla değil. Virüs Çin’den geldi. Bu sebeple. Daha kesin olmak istedim” dedi geçenlerde. Teksas senatörü John Cornyn de (fotoğraftaki insan) COVID-19 yerine ırkçı Çin Virüsü terimini kullanmakta ısrarlarını sürdürmekte “çünkü bu kültürün insanları yarasalar ve yılanlar ve köpekler ve bunun gibi şeyler yiyorlar. Bu virüsler hayvanlardan insanlara geçiyor ve bu sebeple SARS, MERS ve domuz gribi gibi virüslerin ve şimdi de corona virüsünün kaynağı da yine Çin.”

Ya sabır diyerek başlayalım. 2019 yılında daha çok domuz gribi olarak bilinen hastalığa yol açan H1N1 virüsü Amerika Birleşik Devletleri’nin resmi Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi (CDC) kayıtlarına göre ilk olarak yine bu ülkede ortaya çıktı ve sonradan dünyaya yayıldı. Daha sonra yapılan matematiksel modellemeler aslında bu virüsün hali hazırda domuzlar arasında yıllardır görüldüğünü gösterdi. İsim de buradan geliyor zaten. Domuzların kıtalar arasında dolaşması yüzünden (herhalde keyiflerinden dolaşmıyorlar, değil mi?) bu hayvana özel virüslerin zamanla güçlü H1N1’e evrilmesi gribin asıl sebebi gibi duruyor. Cornyn’in bahsettiği MERS’in açılımı Middle East Respiratory Syndrome (Orta Doğu Solunum Sendromu). Bu senatörün coğrafyası mı zayıf yoksa haberimiz yokken ABD jeopolitiği Çin’i Orta Doğu’ya mı kaydırdı? Şaşırmayız.

SARS (Severe Acute Respiratory Syndrome) gerçekten de ilk olarak Çin’de görülmüş ancak bu virüsün hayvanlardan insanlara yeme yoluyla geçtiği yönünde kesin bilimsel bir sonuç yok. MERS virüsü hayvandan insana insanların deve eti yediği için değil aynı ortamlarda bulunduğu için geçmişti. Ebola’da vakti zamanında aynı dertten muzdaripti. Batı Afrika’da tespit edilen ilk hasta bir çocuktu ve yarasa yediği için değil yarasa dışkılarına maruz kaldığı için virüsü küçük bedenine almıştı. O günlerden ders alınmamışa benziyor. İlk çıktığı zaman “yamyam virüsü” Türkiye’de korku salmıştı. Afrikalılık, siyahlık, yabancılık Batı Avrupa’nın beyaz bedenlerini ayrıca titretmişti.

Bu pis Çinliler ne zaman bu hayvan pazarlarını kaldıracaklar? Kurban Bayramı bu yıl hangi günlere denk geliyor? Bu Çinliler ne zaman yarasa yemeği bırakacaklar. Teksas’ta da çıngıraklı yılan mangalı güzelmiş öyle duydum. Asyalılar hayvanlarla içli dişli hocam. Köye gidince ahırı yine bana temizletecek babam. Kanka, bu adamlar ne kadar iğrenç yaa! Yenir mi öyle şeyler!? Şu sosyal izolasyon bitse de kelle paçaya girsek. Olmadı yarım kokoreci gömeriz, di mi? Hacı, ben billurcuyum.

Irkçılık da evrensel, iki yüzlülüğü de. Bazı hayvanların yenmesi normal kabul edilirken bazılarının yenmesini uygarlık dışı olarak görmek kültür hegemonyasının daniskası. Bunu Kurban Bayramı’nda dinleri gereği inek kesmek isteyen Müslüman azınlığa saldıran Hindulara nasıl anlatacağız. Ya da ufak bir azınlığın yaşayış biçimini genelleştirenlere Bilal’e anlatır gibi mi anlatmak gerek. Neyi? 1.4 milyarlık Çin’de 56
adet resmi bu sayıdan da düzinelerce fazla devlet tarafından tanınmayan etnik grup olduğunu, köpek yiyenlerin çok ufak bir kesim olduğunu ve köpek etini de her cadde başında döner satar gibi satmadıklarını.

Hayvanları öldürüp plastikle sarmalayıp marketlerdeki dolaplarda satmak daha mı az acayip? Ya da besi çiftliklerine sıkıştırdığınız hayvanların yemine suyuna antibiyotikleri dayamak sizin için daha mı sağlıklı? Bu etleri tükete tükete değişen vücudunuza antibiyotiklere karşı dirençli bir bakteri girip milyonları öldürmeye başladığı zaman ne koyalım bu bakterinin adını?

Sevgili Büyük Boy Meyve Yarasası,
Acaba hep başaşağı durduğun için mi bizden saymadık seni hiç ve hatta aksine kan emici yaptık seni sadece meyve atıştırdığın halde?

Sevgili John,
Acaba asıl biz mi kan emici olduk sen ve senin gibiler sayesinde?

Yazar Can Batman

Yorumlar (0)

Bu içerik ile henüz yorum yazılmamış