Biz şimdi alçak sesle konuşuyoruz ya
Sessizce birleşip sessizce ayrılıyoruz ya
Anamız çay demliyor ya güzel günlere
Sevgilimizse çiçekler koyuyor ya bardağa
Sabahları işimize gidiyoruz ya sessiz sedasız
Bu, böyle gidecek demek değil bu işler
Biz şimdi yanyana geliyor ve çoğalıyoruz
Ama bir ağızdan tutturduğumuz gün hürlüğün havasını
İşte o gün sizi tanrılar bile kurtaramaz

Cemal Süreya

Ankara’da Bir İşgal Evi: Atopya

Avrupa’da özellikle de Almanya’da önemli bir anti otoriter pratik olarak kendini göstermiş olan işgal evleri artık Türkiye’de de kendini göstermeye başladı. İstanbul’daki deneyimlerin ardından Ankara’da da Atopya adıyla bir işgal evi mücadelesi yükseliyor.

Ankara’da Bir İşgal Evi: Atopya

Herşeyden önce Atopya nedir diye sorduğumuz da şunları kesinlikle söyleyebiliriz: Atopya kollektif bir kafe yada bir kültür merkezi değil çünkü atopya böylesi alanların sistemin dışında bir üretim açabileceğine inanmıyor. Bunların tam aksine sistemi olabildiğince üretmeme üzerinden yeni bir varoluşu biçimini kurgulayan, herkesin gelip ortak bir mücadele örebileceği ama kimsenin başka birisi üzerinde iktidar kuramayacağı,insanların sisteme gerçek anlamda alternatif bir eylemliği üretebileceği bir deneyim Atopya işgal evi. Atopya kendini anarşist bir bakış açısından kurguluyor ve kendi öz disiplinleri ile kaosun oluş halindeki düzeniyle kendini varlamaya çalışıyor. Tüm bireylerin katılımına açık olan atopya sistemin içinde kalan ve öz disiplini kurgulamayan bir bir araya gelme biçimini kesinlikle reddediyor.

 Anarşist bir perpektiften hayvan özgürlüğünü, feminist ve ekolojik mücadeleyi, lgbti mücadelesini kapsayan ve tahakküme karşı olan bütün mücadelere dokunmak isteyen Atopya›nın temel amacı şehrin göbeğinde özgürlük mücadelesi için bir kıvılcım yakabilmek ve bu kıvılcımı şehrin birçok yerine yayabilmek. Yığınlarca teorik açıklamanın, çözümlemenin ve söylemin olduğu bir dünyada artık konuşmanın değil eylemin kendisinin hayata geçmesini savunan Atopya için yeni ilişki biçimlerini hayatın içinde yaratmanın vurgusu çok önemli çünkü Atopya anarşiyi bir mekana hapsetmenin kaygısı değil aksine bir mekandan yola çıkarak mücadelenin bütün yaşam alanlarına yaymanın derdinde. Bugüne kadar dünyayı hep teorisyenlerin söylemleriyle anlamaya çalıştık ve bunlardan yola çıkarak değiştirmeye çalıştık.

 Gezi’yi anlamak için bourdieu’ye, deleuze’e yada başka bir çok düşünere başvurduk oysa Gezi’yi anlamak için sadece gezinin kendisine başvurmamız yeterliydi.İşte Atopya tamda kendini anlama, kendini fark etme durumuna odaklanıyor ve bireylerin eyleme ve düşünme biçimlerinin bir referansa sahip olmak zorunda olmadığını savunuyor. Atopya için sevginin üretilmesi ve insan ilişkilerinden bir sevgi ağı oluşturulması hayal edilen dünyanın tam da bugün başlatılması açısından temel bir değer olarak konumlandırılıyor. Atopya İşgal Evi için herşey çok yeni yeni yaratımların, gelişmelerin ve tutku dolu hayallerin dokunuşlarına açık. Otoriter olmayan ve tek kurtuluşun anarşi olduğuna inanan bir mücadele Ankara Seyran bağlarında ilmek ilmek dokunmaya çalışıyor. Dileyen ziyaret edip anti otoriter bir ilişkilenmenin ilk tohumlarını görebilir.

Atopya İşgal Evi Adres:Seyranbağları Mah.Başçavus Sok.No:10 Ankara

Yorumlar (0)

Bu içerik ile henüz yorum yazılmamış