Biz şimdi alçak sesle konuşuyoruz ya
Sessizce birleşip sessizce ayrılıyoruz ya
Anamız çay demliyor ya güzel günlere
Sevgilimizse çiçekler koyuyor ya bardağa
Sabahları işimize gidiyoruz ya sessiz sedasız
Bu, böyle gidecek demek değil bu işler
Biz şimdi yanyana geliyor ve çoğalıyoruz
Ama bir ağızdan tutturduğumuz gün hürlüğün havasını
İşte o gün sizi tanrılar bile kurtaramaz

Cemal Süreya

İmansız Koronaya Karşı Milli Kolonya

O kolonya sıraları, toptancılarda iki saate bitiveren bir yıllık kolonya stokları canımızın fevkalade
tatlı olduğunu gösterdiği gibi ne denli kolaycı, pragmatik, üşengeç, tembel ve sanıldığı gibi temiz değil, ne denli pisliğe müsait olduğumuzu da gösteriyor. Her şerde bir hayır vardır derler, sanırım öyle de oluyor.

İmansız Koronaya Karşı Milli Kolonya

 O mikroplara her yerde her daim meydan okuyan, temizlikten de pek haz etmeyen, “bize bir şey olmaz”cı milletimiz can korkusuyla hijyenle tanışıyor. Çünkü neden? Hijyen hayat kurtarır; yoksa şimdi kim uğraşacak oranı buranı yıka, Korana Korana diye türkü çığırarak. Tam da bu nedenle kolonyaya saldırıyoruz zaten. Sebep? “Abi kim uğraşacak günde beş vakit otuz saniye elini sabunla yıkamakla şarkı söyleyerek. Maazallah bu durumda benim aklıma başka şeyler gelir, durduk yere günaha girerim. İyisi mi sal kolonyayı Korana’nın üstüne gitsin. Gavur icadı, Allahsız imansız Korana’nın hakkından göğsü serhat gibi milli kolonyamız gelir. Evet biraz pahalı, daha da pahalanıyor, ama basit, kolay. Uğraşamam ben şimdi suyla sabunla.” Memleketimizin bilinçdışı böyle çalışıyor ya da iç sesi bu sanırım. Neydi, biz hiç yıkanmak istemeyen çocuklar mıydık yoksa?

Alo 184 Korana Danışma Hattı kuruldu bugün, hepinize müjdelerim. Haber şu: “Türkiye'de vaka görülmesinin ardından bazı vatandaşların kimi şikâyetlerine bağlı tedirginlikler yaşamaya başladığı, danışma hattının bu tedirginlik ve şikâyetlere yönelik hizmet sunacağı belirtildi.” Şikâyetlere bağlı tedirginlikler ne olabilir ki?
Yahu hangi gazeteye baksan, hangi kanalı açsan Korana ne, ne değil, belirtileri nedir, korunmak için ne yapılır, nasıl yapılır, her gün her an her yer gümbür gümbür, bas bas bağırıyor. Olmadı, hazreti Google’a bir sorsan çatır çatır söyleyecek sana her şeyi. Olmadı, çevir yoldan bir vatandaşı, güvenlik mesafeni koruyarak sor sorunu, bilmezse gel yanıma. Ama yok bizim tedirginliklere bağlı şikâyetlerimiz illa ki olur. Neden mi? Dedim ya, canı tatlı bir milletiz.

Müneccim değilim ama illa ki şu tür sorular gelecek o hatta: “Üst kattaki komşum sürekli öksürüyor. Korana olabilir, gizliyor olabilir. Birileri gelip bakamaz mı? Çoluğum çocuğum var benim, ya oradan bir Korana bulaştırırsa?”Ya da şu tür bir soru: “Koranalı birisi yellenirse hastalığı bulaştırır mı?” Nereden mi biliyorum bu tür sorular geleceğini? Diyanet İşleri’ne gelen soruları takip ediyorum da oradan. Bir örnek vereyim, anında anlayacaksınız manzarayı. Vatandaşımızın birisi sormuş: “Ben abdest almaya üşeniyorum. Onun için teyemmüm abdestimi duvara sürtünerek alıyorum. Sonuçta duvar da kumdan yapılıyor. Doğru değil mi?” Ne süper buluş değil mi? Çöl şartlarında su bulunamazsa kumla alınabilen teyemmüm abdestini, vatandaşımız musluğu açmak suretiyle erişebileceği sudan kaçarak duvarla alıyor! Daha ne örnekler var, ama uzatmayayım, hepsi aynı şeyi söylüyor: Üşengeciz biz, zoru sevmez kolaya kaçarız. Çalışmayı değil, yatmayı severiz. Hee bu arada tabii ki canımız da tatlı mı tatlı, şimdi yanlış bir şey yapmayalım da, bu abdestler Allah katında kabul görmüyorsa öte dünyayı tehlikeye atmayalım da, cehennemde cayır cayır yanmayalım sonra, ne olur ne olmaz, ben bu soruyu sorup kendimi garantiye alayım. Duydunuz siz herhalde bu vatandaşımızın hepimize örnek iç sesini.

“Yeni bir sosyolojik olgu: Bir kolonyalılar ve maskeliler sınıfı oluştu.”

Peki, Korana virüsüne karşı salınan o kolonya ordusunun milli bir ordu olmaktan çıkıp kendi başına buyruk paralı askerler, özel korumalar haline gelmesine ne demeli? Kolonya dediğiniz artık rakıdan pahalı. Bir de üstüne karaborsa, çünkü kolonyanın ismi artık Korana-savar! İşte bu var ya bu, ne denli uyanık, ne denli fırsatçı, ne denli çakal mı çakal bir millet olduğumuzu gösteriyor. Hani kurttan geliyorduk? Bence çakaldan geliyoruz: Parası olan alsın maskeyi kolonyayı, yaşamak bedava mı kardeşim, elbette parayla. Fakir de sürüm sürüm sürüneceğinebir an önce ölsün de kurtulsun, zaten dünyanın tadı tuzu da kalmadı, hepimiz gideceğiz, biraz erkenden gitmesi de onun kaderi yahu, Allah’ın takdirine karşı mı geleceğiz? Haşa! Kolonya yüz lira kardeşim, maske iki yüz, paran yoksa almak zorunda değilsin. Evden çıkma, sabuna talim et.

Bu da yeni bir sosyolojik olgu: Bir kolonyalılar ve maskeliler sınıfı oluştu. İşte tam da bu manzara başka bir sosyolojik saptama yapmayı da zorunlu kılar. Ülkemizin yüzde doksan küsurunun Müslüman olduğuna inanıyoruz. İnanıyoruz diyorum, çünkü sosyolojinin kişilerin beyanlarını doğru kabul ederek iş görmemesi gerektiğini, bizatihi onların davranışlarını, yapıp etmelerini, eyleyiş tarzlarını, yaşama biçimlerini veri olarak ele alıp çözümlemesiyle ancak bilgi üretebileceğini düşünüyorum. Aristoteles boşuna mı konuşuyordu “kendinizi boşuna kandırmayın, insan ne yapıyorsa odur” derken. Yani “ülkemizin yüzde doksan küsuru Müslüman” denildiği zaman, bu “söz konusu oranda kişi Müslüman olduğunu beyan, iddia etmiştir” anlamına gelir. Bu ise sosyolojik bir bilgi olmaktan çok istatistiki bir veridir. Hani Müslüman komşusu açken evde tok uyuyamayandı? Değil İslam, şu an yeryüzündeki hiçbir dini inanç yukarıdaki kolonya ve maske fırsatçılığını onaylamaz, tasvip etmez, meşru, ahlaki görmez. Dolayısıyla işin doğrusu şudur: Ülkemizde Müslüman olduğunu iddia ederken her türlü dinin uzağında, gayri ahlaki bir varlık olarak yaşayanların oranı hepimizi şaşırtacak kadar yüksektir.

Geçen gün bir iş kurmak isteyen arkadaşıma, tabii ki şakayla “abi en iyisi sen ölü yıkama, mezarlık yapma işine gir” dedim. Baksana, bir yandan Korana, dahası da sıradaymış, bir yandan savaş, işin açıkçası ölüden iyi para yapılabilecek günlerdeyiz. Neyse diyeyim, yazıyı da şakayı da uzatmayayım, başımızın her türlü belada olduğu günlerde gülmek bir lüks ve bencillik bile olabilir. Uzun lafın kısası: Koranadan asla korkmayın. Neden mi? Bizi Korana değil, ondan önce bu tür insanlar öldürecek de ondan!

Yorumlar (0)

Bu içerik ile henüz yorum yazılmamış