Biz şimdi alçak sesle konuşuyoruz ya
Sessizce birleşip sessizce ayrılıyoruz ya
Anamız çay demliyor ya güzel günlere
Sevgilimizse çiçekler koyuyor ya bardağa
Sabahları işimize gidiyoruz ya sessiz sedasız
Bu, böyle gidecek demek değil bu işler
Biz şimdi yanyana geliyor ve çoğalıyoruz
Ama bir ağızdan tutturduğumuz gün hürlüğün havasını
İşte o gün sizi tanrılar bile kurtaramaz

Cemal Süreya

Sen ben biz... Varız

O iyi insanlar, o güzel atlara binip çekip gitmediler, Orada, burada, şurada, aynada, yanınızdalar.

Sen ben biz... Varız

Umudun Kafdağı ardına saklandığını, gülümsemenin daha bir zorlaştığını, mutluluğun anlatılan hikâyelerde kaldığını sandığımız günlerden geçiyoruz.

Karamsarlık bulaşıcı hastalık gibi yayılıyor. Hepimizde bir “Burada yaşanmaz, çocuğu nasıl bu ülkede büyüteceğiz” düşüncesi. Kötü olayları/ örnekleri sosyal medya aracılığıyla karikatür gibi paylaşma durumları... (hepimiz: bir çevre)

Dee, aidiyetimiz...? Toprakla bağımız...? Yaşama sorumluluğumuz...? Gülümsemelerimizle ve çevremizdekilerle umuda yelken açma...!

Hani 4 dakikayla, 700 metreyle kurtulduğumuz katliamlar, saldırılar, patlamalar... Berkin, Ethem, Ali İsmail, Medeni, Abdullah, Mehmet, Ahmet ve o güzel aileleri... Kırılan camların ve 20 mm’lik Skorsky mermilerinin hedefi olmadığımız, evde camsız cepheli banyoya girdiğimiz 6-7 saatlik 15 Temmuz gecesi... OHAL şartlarında (şimdilik) alınmadığımız gözaltı ve tutuklamalar...

Hani izlediğimiz ve sadece yorum yaptığımız, kaybedilenler ve Hurşit Külter... Mahallelerinin bodrum katlarında öldürülen canlarımız...
Zırhlı polis aracının arkasında cesedi sürülen Hacı Birlik... Şehri yıkılan Kürt illerindeki dostlarımız, insanlarımız.Yaralı insanımıza yardıma gittiği sırada öldürülen Aziz Yural... Varto’da öldürüldükten sonra vücudu sergilenen Ekin (Wan)... Eşi ve çocuklarının gözü önünde 4 gün yerde ölü yatan Taybet (İnan) Ana... Sur’da yakıldıktan sonra, ölmeden bakır telle ismini yazan güzel çocuklarımız... Şengal’de, her tür işkenceyi, soysuzluğu yaşayan ve yine de mücadeleden vazgeçmeyen kadınlarımız...

Tarihte hiçbir olay ve durum, toplumların ve bizim umudumuzu tüketemedi, tüketemeyecektir de. Umudumuz, dayanışarak yan yana duruşumuzla bitmeyecek, bitmemeli.

Hatırlasak belki yaralarımız bizi sağaltır, Suruç’a gidenlerin yol fotoğraflarındaki yan yana bize bakan çocuklara, Gezi’nin çocuklarına, gözlerini kaybedenlere, çocuklarından kalan o boşluğa mahkûm kalan ailelere olan sorumluluğumuzu... O çocukları(mızı)n hayali, umudu ve hayat enerjisine, o güzelim ailelerimize karşı bir sorumluluğumuz var: Umudumuz ve dayanışmamız.

Giden gidebilir, biz varız, yan yanayız ve dönmeyelim yolumuzdan. Buraların tüm zorlu koşullarına karşın, burada, bu topraklarda umudu büyütmek için yan yana durmaya devam edeceğiz/edelim.

Sahip olduğun değil, paylaştığın senindir.

Bağlamsız: Korkmamalı, şunu da unutmamalı. Kral olsam, 15-20 yıldır önünü açtığım(ız),
tüm örgütlenmesine izin verdiğim(iz) yapı çökmeye giderken, sırtına bir de ben vurayım diyen çevremdekilerin, aynı şey benim başıma geldiğinde ne yapacağını düşünürdüm. Kral çıplak

Yorumlar (0)

Bu içerik ile henüz yorum yazılmamış