Sınırlar var ey hayat önümde. Seninle arama çizilen. Tel örgülerle, kurallarla, yasaklarla örülü derin derin sınırlar. Aşıp sana doğru gelmeyi her istediğimde bir dur ihtarıyla ayaklarımı kesen sınırlar. Bu yüzden bütün mutsuzluğum. Yap dediklerinde yapıp yapma dediklerinde istemediğim halde durdum. Konuşacağım zamana da kahkahamın şiddetine hep o sınırlar fren oldu. Ne uçta ne dipte olmama izin verilmedi. Diğerleri gibi… Sabahın kör vakti çıktığım bitmek bilmez şehir içi trafiğinde yüzümde hep aynı noktada bir tebessüm belirirdi. Boylu boyuna uzanan anlamsız bir duvar ve o duvara inat rengarenk yazılar. Evet işte bu dedirtirdi her defasında. Sınırları ihlal eden birileri var bu şehirde.
Bütün şehir derin uykudayken birileri ayaktaydı. Birileri peşine takıldıkları adrenalin tutkusuyla yazıp çiziyor, bir siren sesiyle oradan oraya kaçıyor, saklanıyor, düşüyor belki de yakalanıyordu. Birileri ben ve şehir derin uykudayken yaşıyordu. Ertesi gün aynı noktadan geçtiğimde sanki ayıpmışcasına boyandığını görürdüm o yazıların. Acemice… Ama maviler, kırmızılar, morlar hep griye baskın çıkardı. Duvar kusardı boyayı ve biz buradayız gitmedik dercesine kendi gösterirdi CBS’ler, WST’ler… Birkaç gün sonra yine renklenirdi o duvar ardından yine silinirdi yazılar ve yine yazılır yine silinir… Birileri yazar birileri imha eder…
O yazıları yazanların peşine düştüğümde öğrendim birilerinin bu şehri aslında benden daha fazla sevdiğini. Tek amaçlarının tıpkı benim gibi birkaç insanın yüzünde tebessüm yaratmak olduğunu. Yaptıkları iş salt sanat onlarsa sokağın sanatçılarıydı. Parayla pulla sahip olunmadığı, evlerin değil şehrin duvarlarını süslediği, galerilere hapsedilmeyecek kadar özgür olduğu için itibar edilmese de kendilerine… O duvardaki yazıların peşine düşeli 4 yıl geçmiş üzerinden. Sokak sanatı diye bir şey şimdi hemen herkesin dilinde. Üstelik artık bir festivali bile olmuş. Gelin denmiş kendilerine alın size duvar. Alın Ankara’nın en gözde alışveriş merkezlerinde hem de.
Dilediğinizce boyayın. Duyuralım dört yana sokak sanatı festivali var diye. Geleni geçeni hayran bırakın. Siz bahanesiniz bir iki dakika bakar sonra içeri geçer çılgınca alışverişlerini yaparlar. Salt sanat mı yapıyordunuz boşverin böyle şeyleri siz gece gece düşmeyin yollara, dizinizi dirseğinizi kaçarken kanatmayın. Alın size duvar. İstediğiniz gibi yazın çizin ama bizi uğraştırmayın. Gelin siz öyle her gördüğünüz duvara yazmaktan bizse onları silmekten vazgeçelim. Uslu çocuklar olun söz dinleyin biraz, Demiştim sana hayat sınırlar var diye. Tel örgülerle, kurallarla, yasaklarla örülmüyor ama hepsi. Adını sanını değiştirip sunuyorlar kimisini. Anlayacağın, suyumuza giderek bizi kendi sularına çekiyorlar. Sen söyle nerde kaldı sınır ihlali yapmanın keyfi…
Yorumlar (0)