‘H’ harfi bütün haşmeti ile gündeme oturdu ki, ne oturdu. Suriyeli mülteciler Hatay’da… Başbakan balkon konuşmasında helallik istedi. Ve bir helalleşme modası başladı. Balkonda helalleşme isteyen Başbakanın hesaplaşması da sürüyor. Bazı davaları çekti, bazıları duruyor. Oysa helalleşmek isteyen tüm davaları çeker. Ve hesaplaşmaktan vazgeçer. “Hesaplaşma- Helalleşme” Hesaplaşma sürerken; helalleşmek olur mu? Göstermelik olarak vazgeçilen davalara karşın; ‘Hopa Olayları’nı protesto eden öğrenciler Ankara’da gözaltına alınıp, işkencelerden geçerken; helalleşmek mi? Protestoya katılan bir kadın öğrenciyi takip eden polisler Sakarya’da sıkıştırdıkları kızı döverek kalçasını kırıyorlar. İnsanlar kızı polislerin elinden zor alıyor. Yani bir yanda hesaplaşma olanca sertliğiyle sürüyor.Polis ve savcılar toplumsal olaylara karşı hiç olmadığı kadar sert oluyor. Gözaltından serbest bırakılan öğrenciler tanınmayacak hale gelene kadar dövülüyorlar. Aileler feryat figan çocuklarını bekliyor adliyede…
Başbakan bütün bu yaşananlara karşın helallik istiyor. Hopa’da öldürülen Metin Lokumcu’nun evinden başsağlığı dönüşü Müjde Ar, Ercan Karakaş, Ankara Baro Başkanı Metin Feyzioğlu, Artvin Baro Başkanı İzzet Varan ve Yüksel Çorbacıoğlu mezarlığa doğru yürüyoruz. Müjde yanıma yaklaştı. “ Yaşarcım, bu mütevazı koşullarda bile bir insanın yaşamasına izin verilmiyor.” Ne yazık ki böyle bir ülkede yaşıyoruz diyorum. Başbakanın balkon konuşmasını dinlerken; bir an düşünüyorum: Metin Hocanın gözü yaşlı annesi, eşi, kardeşleri, boynu bükük oğlu Ulaş niye helallik versin ki? “Gelin helalleşelim” diyen bir Başbakan. İnanılır gibi mi? Dostum Ahmet Kaya’nın Paris’teki mezarına gidip gül bırakan ve “Helalleşmek istedim ama artık mümkün değildi.” Diyen Hürriyet yazarı Ertuğrul Özkök daha inandırıcı geliyor. Ve duygularını şöyle açıklıyor: “ Üzgün müsün” diye sorarsanız; evet, çok üzgünüm. Aklımda hep Behçet Necatigil’in şiiri çınlıyor: “Bekler bazı şiirler, bazı yaşları…” Demek ki, “ Beklermiş bazı üzüntüler, bazı yaşları…” Ben artık, işte o yaştayım.” Küçük bir karşı sese, söze, protesto eylemine tahammülü olmayan bir Başbakan nasıl helalleşelim diyor? Seçim boyunca kullandığı dil hep ayrıştırıcı, ötekileştirici, çatışmacı olan ve bir inancı on binlerce insana yuhalatan bir başbakan nasıl gönül rahatlığıyla helallik istiyor? Anlamakta zorlanıyor insan. Her insanın helalleşmek istediği ve ölünceye kadar helallik vermedikleri yaşamında vardır. Kin tutmayan, kini yüreğine yük etmeyen biri olarak helalleşmek istemediğim insanlar var ve onların cenaze törenime katılmalarını bile istemem.
Beyler, o kadar uzun boylu değil yaşam? İnsanları kıracaksınız, dökeceksiniz, canını acıtacaksınız, önüne barikatlar kuracaksınız sonra da helallik isteyeceksiniz bu kadar kolay mı? Mezarlara gidecek yüzünüz varsa gideceksiniz ve artık o bildik cümle dilinizden dökülecek: “Helalleşmek istedim ama artık mümkün değildi.” Zaten bir cümle de ‘ama’ sözcüğü varsa olan olmuştur. Keşke sözcüğünden bile beterdir. Keşke bile zaman zaman sevimli olabilir ‘ama’ sözcüğü asla. ‘Umudum yok ama’ diyecektim ki, “ama” sözcüğü beni de vurmasın diye vazgeçtim. Helallik isteyeceğinize gelin herkesin Başbakanı olun.
Yorumlar (0)